KIRLANGIÇLAR
Kırlangıçlar uçar
Bazen alçaktan
Bazen yüksekten
Sordum neden böyle?
Bazen beladan kaçarlarmış
Bazen de
Şerden…
YOKLUĞUNDA
Coştu gayrı pınarların gözü
Gözyaşlarım gibi sellere döndü
İçimde yaktığın kor ateşlerin
Yokluğunda küllere, küllere döndü
Gönlümde göğeren yeşil bağlarım,
Balam, vakitsiz gazelin döktü
Bahar günlerinde ben güze döndüm
Loy, bahar gününde gözyaşı döktüm…
ER MEYDANI
Er meydanı bu, kılıçları kuşanalım
Ya ölüm var ya da zindan
Bir lokma ekmeğe sürülse de kan
Bilmez şerefi; arkasına bakmadan kaçan
Bir aslanı sarar ya kırk tane sırtlan
Geri dönse sürü kabul etmez
İleri gitse kesilir nefesi, gücü yetmez
Savaşsa her yeri olur ya kan
Zindan bu; kimi zaman Yusuf’a mekan
Şimdi ise sana olmuş haram
Aç camlarını, bağır parmaklık ardından
Ne senden vazgeçerim ne de sevdandan
Bırak! bakar kör gözler seni anlamaz
Bozuk terazi bu, senin yükünü tartmaz
Yatar zindanda yiğit bir şahbaz
Sabreyle burası Er Meydanıdır
Mahkemeyi Kübra da teraziler şaşmaz
2011
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz