ENHEDUANNA ( M.Ö.2300 -?)
Enheduanna, adı ve ürettikleri tarihe geçmiş olan, dünyanın ilk yazarı ve şairidir. Yeryüzünün bilinen ilk imparatoru olan Agade kralı Sargon’un kızı ve bir ay rahibesiydi. Agade imparatorluğu, toprakları Akdeniz’den Pers ülkesine kadar geniş bir alanı kapsıyordu. Sargon, yazılı kayıtların ışığına yansıyan tarih öncesi çağların loş karanlığında görünen ilk ve en önemli liderdir. Erken ilk bin yılda, çivi yazısıyla tabletlere kaydedilerek günümüze ulaşan şu sözlerin, Kral Sargon’a ait olduğu kabul edilmiştir: “Bana gebe kalan kutsal annem, beni gizlice dünyaya getirdikten sonra, hasırdan bir sepete koymuş ve kara sakızla her yanını ziftlemiş ve nehre emanet ederek akıntıya bırakmış. Nehir beni bir çiftçi olan Akki’ye götürmüş. Akki beni oğlu olarak yetiştirdi…Bahçıvanlık yaptığım sürede ve elli dört yıl süren krallığım boyunca Tanrı İştar beni sevdi ve korudu.” Sargon’un kişisel özelliklerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı bu metinlerde, ayrıca yazar olan kızı Enheduanna’yı da karakterize etmektedir. Şairin kişisel tarihi, hayli yüksek derecede politik şiirlerinden anlaşılmaktadır. Şiirlerindeki kozmik vizyon ve etiksel izlek. İsaiah’ı çağrıştırır. Şiirlerinde Sümerlerin sevgi Tanrıçası İnnana içindir. Yeryüzüne, ona yardıma ve ihtiyacı olduğunda yanında olmak için bir dost olarak gönderilmiş olan bir yarı-tanrı ile konuşur. Şiirlerinde, şaşırtıcı metaforlar, yalınlık ve duyarlılıklar vardır. Şiirleri, Sappho’nun yarı-tanrı Afrodit için yazdığı şiirleri çağrıştırır. Taş bir tablette, yanında çalışan üç yardımcısı tarafından, yüksek din görevlilerinin özellikleri ve benzerlikleri ayrıntılarıyla betimlenmiş, şairin kişisel özellikleri, giysilerine varana dek cömertçe sergilenmiştir. Buraya alınan şiirleri, “Enheduanna’nın Mutluluğu” İnnana’ ya adanmış bir şiirin on sekiz bölümünü içermekte olup, çiviyazısı tabletlerden alınmıştır. Şairin, kendisine ait olduğu araştırmalar sonucu kesinleşmiş olan ve tapınakta okunmak üzere yazıldığı anlaşılan kırk iki adet ilahisi vardır. Enheduanna’ya atfedilen bazı diğer şiirlerin ise ona ait olduğu kesinlik kazanmamıştır.
İNANNA VE TANRISAL CEVHERLER
Bütün cevherlerin sahibesi, ışık dolu
nur içinde iyi kadın,
cennetteki ve yeryüzündeki sevgiden,
An’ın dost tapınağından,
en büyük şerefleri giyiniyorsun, senin arzuların
ellerinde yedi cevher taşıyan
yüksek rahiplerin tacıdır.
Ah hanımım, bütün yüksek cevherlerin bekçisi,
cevherleri topladın ve özenle korudun
ellerinde.
Biriktirdin kutsal özün cevherlerini ve sıkıca
bastırdın onları göğsüne.
İNANNA VE AN
Bir ejderha gibi saldın ülkenin her yerine
ağzından saçılan zehri,
şimşek gibi gürledin yeryüzünde
ağaçlar ve bitkiler ve bilcümle yaratık
secdeye vardı önünde.
Sen taşkın bir selsin dağlardan inen,
Ah, her şeyden önce gelen,
Ay tanrıçası İnanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası!
ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine.
Bir hayvana binmiş hanım,
An sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar;
ve sen işte böyle davranıyorsun.
Bütün büyük ayinlerimizde sen varsın.
ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten?
İNANNA VE ENLİL
Fırtına kanat taktı sana, toprağın yıkıcısı
Enlil’in sevdalısı, halkımın üzerinde uçarak
dağıtırsın An’ın buyruklarını.
Ah hanımım, sesini duyar duymaz
Tepeler ve ovalar saygıyla eğerler başlarını.
Ne zaman gelsek huzuruna
dehşet içinde, tir tir titreyerek senin fırtınalı
gözalıcı ışığında; adalet dağıtırsın hepimize
şarkı söyler, kederlenir, hıçkırırız önünde.
ve yürürüz sana doğru giden incecik yolda
çıkarak derin iç çekişlerinin evinden.
İNANNA VE İŞKUR
Yakıp yıkıyorsun her şeyi, aşağıda zafer
Ah hanımım, zafer senin kanatlarında
alt üst ediyorsun toprağı ve kılığını bozuyorsun.
Sen yüklü bir bulutsun,
gürle, gürleyen bir fırtınasın çünkü sen,
şimşeklen ve çakmaya devam et şimşeklerini, ve hırılda
şeytani rüzgârlarla,
hiç yerinde durmasın ayakların.
Arp’ının ezgilerinde
duyuyorum senin ağıtlarını
Ayten Mutlu Tercümesiyle
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz