Kitaplar

Cemil Kavukçu’nun Kitabı Üzerine / Ali Özenç Çağlar

“Örümcek Kapanı” Yazar Cemil Kavukçu’nun ‘2013, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü almış ve ‘Can Yayınları’ arasında çıkmış bir deneme kitabıdır. Bu satırlara gecikmiş bir eleştiri yazısı olarak da bakabilirsiniz. Ancak bazı yapıtlar vardır ki, -onlar- her daim değerlendirmeyi hak ederler. İşte, Örümcek Kapanı da bunlardan biridir.
Kitap, alışılmışın dışında bir konu zenginliğine sahiptir. Ancak onu geçen gün Akhisar’daki Kültür Kitapevi’nden sahibi Murat Gür’ün de önerisiyle salt ‘Deneme’ türü olduğu için almıştım. Çünkü kendime göre yaptığım okuma programlarımda hayli zamandır deneme okumamıştım. Bilmiyorum nedendir deneme bana roman, öykü ve şiirden çok farklı bir haz veriyor. Örneğin yazarıyla yazılanlar arasında saki daha çok bire bir ilişki kuruyorum. Bu yüzden de Mehmet Fuat’ın, Feridun Andaç’ın ve Sala Birsel’in birçok deneme kitaplarını okumuşumdur. Ayrıca YKY’nın bir zamanlar “Kitaplık’ dergisi ile birlikte verdiği ‘Seçme Denemeler, Prospero Yayınları’ arasında çıkan Jean Paul Sartre’in ‘Denemeler’ kitabını da şu an bir solukta sayabilirim.
Yazınla uğraşan çoğu insanın böylesi değişik edebiyat türlerine –takıntısı mı, yakınlığı mı? desem bilemiyorum.- vardır. Ne var ki burada ben ‘Örümcek Kapanı’na girmeden önce yazarından da birkaç söz etmek istiyorum.
Yazar Cemil Kavukçu’yu çok önceleri dergilerden tanıdım. Yayımlanan öykülerini, kitapları üzerine eleştirileri yine gazetelerin sanat sayfalarından ve edebiyat dergilerinden takip edebildim. Ancak bir türlü bir kitabını alıp baştan sona okuma fırsatım olmamıştı. Sanırım bunun da nedeni uzun yıllar yurtdışında yaşıyor olmamdı. Fakat hiç beklemediğim bir günde Düsseldorf’taki kapımın zili çalındı. Duisburg Öykü Günleri’ için Almanya’da bulunan yazarlar –orada yaşayan bir yazar arkadaşım Sırrı Ayhan’ın aracılığıyla benim ziyaretime gelmişlerdi. Hatırlayabildiğim kadarıyla Sema Kaygusuz, Özcan Karabulut, aralarında şu an isimlerini bilemediğim daha başka arkadaşlar da vardı; onlardan biri de değerli insan Cemil Kavukçu idi. Ne yazık ki bir daha da karşı karşıya gelemedik. Bu karşılaşma ise sadece bir kahve içimlikti. Eminim, yeniden bir araya gelme fırsatımız olsa beni tanıyamayacaktır.
‘Örümcek Kapanı’ bir çalışma olarak sıcak, samimi, insana geçmişini yeniden sorgulama olanağı veren; kimi yerde sarsan, kimi de “Ben şu an kimim? Neredeyim?” dedirten ender eserlerden biri. Geçmiş yılları gözünüzün önüne seren, yer yer nostaljik anlatımlarla dolu bir yapıt. Bazı konular, süreçler üzerine yapılan çözümlemeler de –bilgiçliğe kaçmadan- yapılan hüzünlü itiraflar da denebilir. Yukarıda dillendirmeye çalıştığım gibi denemenin tadı bende tam da burada başlıyor. Kitabın başında yazarın doğup büyüdüğü yer olan İnegöl için anlattıkları sanki birebir benim doğup büyüdüğüm, altı yüz hanelik bir köy olan ‘Mecidiye’, zaman zaman kaçamak yaptığımız o zamanın kasabası Akhisar –ki şimdilerde nüfusu 100 binleri geçti- o yıllarla bire bir örtüşür gibiydi. Örneğin; “Başka Türlü Bir Sıkıntı” başlıklı deneme, “Yazma Sıkıntısı”, ve hele “Bir Gün Belki Hayattan” ın dipten vuran dalga gibi beni derinden sarstı. Çünkü her gencin gençlik dönemine ait öylesi unutulmaz tat aldığı arkadaş grupları vardır. Ve bir bakarsınız yaşam sizi öyle savurmuştur ki bazen binlerle ifade edilen kilometreler bile az gelir anlatmaya. Denemeyi okuduktan sonra ben de: “Bizim geçmişteki grubu böyle bir araya getirmek mümkün olur mu?” diye düşünmedim desem yalan olur. Ama nasıl: klasik Türk müziğini en içli sesleriyle yürekten söyleyen arkadaşlarım Deveci’nin Ahmet, Sündüz’ün Ali öldü; ilk evlerinde Aşık Mahsuni ile tanıştığım, benzinci Mümin Amcanın oğlu Zülfikar Talû Abaka, öldü. “Bir sinema biletine 2,5 lira vereceğime bir jack London alır okurum.” diyen Niyazi Saburcanlı, Halci Ergun Uysal öldü. Kiminle nasıl bir araya geleceğiz. Yaşayanlar ise, -kendilerinden mi yoksa başka birilerinden mi kaçıyorlar hala anlamış değilim.- Aynı kentte olduğumuz halde sıcak, dostça bir merhabayı bile birbirimizden esirgeyerek, görüşme isteğinde bile bulunmuyorlar. Oysa şu yaşam ne kadar da kısa…
Görüyorsunuz işte kimi şeyler hiç de kolay değil. Kitapta yazarın başardığını herkes maalesef kolayca başaramıyor. Belki bu bizim şanssızlığımızdır.
“Deneme” aslında yazın türlerinin içinde –çoğu mektuptan bile- daha bir içinde gerçeklik taşıyan, süslemeye, edebiyat kaygısına fırsat tanımayan bir yazın türdür. Cemil Kavukçu da bunu ‘Örümcek Kapanı’nda fazlasıyla yerine getirmiş zaten; her dosta kolayca tavsiye edilebilecek güzel bir yapıt olmuş sonunda.

_ _Cemil Kavukçu ‘Örümcek Kapanı’ Can Yayınları “2013 Erdal Öz Edebiyat Ödülü. Kültür Kitapevi

Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz

    Cevap Yazın