ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA DEĞİL
21. YÜZYILA BİR ‘TIK’ ÖTEDE…
Bademler köyü 1933’te yerleşik yaşama geçer. İzmir’e 35, Urla’ya 09 km uzaklıkta… Köyün üne kavuşması 1960’lı yıllara uzanır. Necati Cumalı’nın ‘sevimli uzun öyküsünün’ filme dönüşüm yıllarına… Metin Erksan – David E. Durston,özdeşleşiverir Susuz Yaz’la. Erol Taş kalır akıllarda. Susuz yaz da Bademler’le. Birbirlerinin simgesi olurlar nerdeyse. Birinin adı geçtiğinde ötekileri çağrıştırır. Ve Susuz Yaz’ın yurtdışı ödülüyle (Berlin Altın Portaka En İyi Film Ödülü) bu yerel ün evrensele doğru uzanacaktır zaman içinde…
Ve de uzandı da bir bakıma… Susuz Yaz bunca yıl sonra Cannes Film Festivali’nde Fatih Akın’ın gündeme getirmesiyle yeniden gösterildi…
Üçkuyular… ‘Kenedi Meydanı…’ Sonrasındaki yerleşim birimlerinin kimliklerinde ne yazarsa yazsın, Seferihisar’a dek tümü köydür. Körfez boyunca uzanan kıyılarda yılın büyük bölümünde albenili minik balıkçı meyhaneleri canlı balıklarıyla konuk ederler gelenleri. Üzerleri ‘çalı-çırpıyla’ örtülü mutfak kulübeleriyle nasıl da doğal görünümleri vardır…
21. Yüzyıla giriş yaptığınızda buralar artık birer kent olmuştur. Kente yakışır konutlarıyla, alışveriş merkezleriyle, sayısı hızla çoğalan çağdaş kültür merkezleriyle… Çevre belki biraz hor kullanılmıştır kent olgusu sırasında… Mandaline bahçelerinin ‘mekanlarına’ haksızlık edilmiştir… Ve geçmişin üzerleri ‘çalıçırpıyla’ örtülü balıkçı meyhaneleri artık birer ‘restaurant’ olmuştur… Mezelerinin adları biraz ‘İngilizceleşmiştir…’
Ve Bademler hep köy kalmıştır… Köy kalmasına köy kalmıştır da… 21. Yüzyılın kültürüne, yaşam biçimine kapılarını hep açık tutmuştur… Susuz Yaz’la maya tutan çağdaş kültür, köyün DNA’larına kalıcı olarak yerleşmiştir… Bugün 1500 dolayında insanıyla… Yaşam alanlarının temizliğine tanık olduğunuzda şaşırır kalırsınız… Evlerin bir bölümünde geçmişin izlerini, oymalı ahşap kapıları hoşlukla izlersiniz… Bembeyaz görünümlü yapılar sanki evlerin iç görünümlerini de yansıtmaktadır… Köyün nerdeyse tam ortasından geçen ‘cadde’ üzerinde kurulan pazarı kesinlikle görmenizi isterim. Kendi ürettikleri yiyeceklerin satıldığı ‘pazar’ caddesi… El örgüleri, el yapımı değişik ürünler… Ve tezgahtar değil bunları satanlar. Üretenlerle satanlar aynı insanlar genelinde… 250 gram tarhanayı tartarken, 500 gram evyapımı peyniri tartarken nasıl da doğaldırlar. Sattıklarının sağlıklı olduğunu bilmektedirler çünkü. Tezgahlarındakilerle ilgili sorular sorduğunuzda nasıl da içtenlikli yanıt alırsınız… Ve doğal ürün olarak ne arıyorsanız hemen hemen tümünü bulabilirsiniz…
Köy ekmeği… Yufka… Gözleme… Katmer… Tarhana… Bulgur… Pekmez… Salça çeşitleri… Kurutulmuş sebzeler… Taze sebzeler meyveler… Turpotu, gelincik, ısırgan… Ve en canalıcı ürün… Çiçekler… Uygarlığın rengi ve kokusu olan çiçekler…
Ve uygarlığın temeli… İnsanın insan oluşundan bu yana yaşamıyla birlikte gölgesi gibi taşıdığı bir kültür birimi… Tiyatro…1969’da bir imece çalışması katkısı da verilerek köy bir tiyatro’ya kavuşturuluyor… Tümüyle kendi katılımlarıyla kendi emekleriyle… Yüz ellinin üzerinde izleyiciye hizmet verebiliyor tiyatro salonu. Kimi özel gösteriler ve toplantılar için de köyün bu özel salonu kullanılıyor. Oyuncular yine kendilerinden… O kadar kendilerinden ki, yıllar içinde bu oyunlardan birinde rol almamış insan yok gibi…Koşullar uygun olduğunda gerek yakın yerleşim birimlerine gerek daha uzak yerlere turne de oluyor. İzmir tiyatrolarından, yerel yönetimlerinden, üniversitelerden de zaman zaman katkılar oluyor… Ve bir köyde ‘Dünya Tiyatrolar Günü’ kutlanıyor… Bundan daha güzel ne olabilir… Köyün müzesi de var dersem…
Köyde klasik müzik ünlülerinin verdikleri konserlere de değinmemek haksızlık olur diye düşünüyorum… Benim en son anımsadığım Suna Kan Konseri…
Bir düşüm var benim de… Bademler’le ilgili… Bu köyü mekan tutup geçmişten bugüne yazılı kültüre taşımak… Tarihleriyle, kültürleriyle, gelişimleriyle, çağa açık oluşlarıyla yazılı kültüre taşımak…
Bu çağdaş köyü en kısa zamanda yeniden görmek umuduyla… Hepinize selamlar sevgiler yolluyorum Sevgili Bademliler…
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz