Deneme

İdris Meriç ve Bir Deneme Yazısı

DÖNGÜ KESİTLERİ

            Yine gece ve yine hüzün. Gecelerim kısır döngü halinde ilerliyor. Yalnızlık, etrafıma ateşten çember örmüş. Sınır sayıyorum onu kendime, ellerime ve ayaklarıma. Lakin yüreğim sınır tanımıyor onun da dizginleri elimde değil. Dört etrafı çevrili kutumdan çıkmak istiyorum. Yoğun şekilde tereddüt yaşıyorum. Korkulu rüyam olmuştur bu anlar. Biraz olsun uzaklaşmak istiyorum kalbimi ezen, beynimi parçalayan bu düşüncelerden. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapatıyorum. Uyumayı çok istiyorum ama benim isteklerim ben dâhil yüzlerce dil tarafından ikinci plana atılıyor ve uyku gözlerime haram sayılıyor. Namahrem oluyor uyku hem de ruhum uykuya tecavüz etmeye yeltenmemişken ve bedenim uyumaya bu denli muhtaçken. Bu düşünceler içinde kendime kızmayı da ihmal etmiyorum. Rahatlamak için girdiğim yatakta daha da rahatsız olmuş bir vaziyette buluyorum kendimi. Saate bakıyorum sonra ellerimi kafamın arkasında birleştirip yorgun beynimin içinde hesaplar yapıyorum. Akrep ve yelkovan ile yarışıyorum. Dilimde irili ufaklı tik tak, tikk takk…
Mahallenin içinde amansız bir öksürük duyuyorum. Ses önce duvarları sonra kapıları daha sonra evleri aşıp sokağa dökülüyor. Bir, iki, üç… ‘Öleceksin öksürürken. Az iç şu sigarayı.’ derken buluyorum kendimi.
Öksürük sesi kesildikten sonra kitap okuyup, yeni düşüncelere dalıyorum. Çocukluğum alıyor beni kollarına. Kırık bir el arabasının üstünde buluyorum kendimi.

Çocukken kırık el arabam vardı. Yalnız kalınca arabanın üzerine uzanıp hayallere dalardım. ‘Okulda, çıplak gözle güneşe bakmanın zararlı olduğunu söylemişti öğretmen. Güneş; toprağa, insanlara, hayvanlara, bitkilere faydalıydı ve yaşam kaynağıydı. Bu kadar faydalı bir şey neden gözlere zarar versin ki diye düşünürdüm. Sonra güneşe bakma yarışı başlardı. Saniyeleri arttırmaya çalışırdım kendimce. Gözlerim vitamine doymalıydı. Bu sorgulamalarımı öğretmene söyleyememiştim.’

Büyüdüğümü hayal ederdim. Babama benzetirdim kendimi. Siyah ve gür bıyıklarına esans sürerdi tıraştan sonra. Ben de gizli gizli olmayan bıyıklarıma sürer kaçardım. Bir gün çatıda eski bir çanta içinde şiirler bulmuştum. Aşk şiirleri deste desteydi. Hiç bilmedim o şiirleri kimin yazdığını ama kime okunduğunu öğrendim çok sonra. Bir aşk hatırası, çatıda eskimeye yüz tutmuştu.

Anılardan sıyrılıp kendimle karşılaşıyorum. Güneş yok, kırık el arabası yok, çatı yok, şiirler yok, çocukluğum eskimeye başlamış ve babama benzemesem de simsiyah bıyıklarım var. Ve bir gönül yarası…


İsterdim ki yanımda olasın
Olmak ne zor şey sevgili
İnsanın kendisi olması
Ulu orta maskelerini indirmesi
İner mi maskeler?

Gökyüzünde birkaç yıldız
Mavilikler bürünmüş siyaha
Işıltılı lambalar şehrin süsü
Derinden bir öksürük sesi
Siren sesleri eşlikçisi
Söyle hadi iner mi maskeler?

İdris Meriç

***

BU YAZILARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz

    Cevap Yazın