ISLIK ÇALAN ÇOCUK \ COŞKUN ÇAĞLAR
İdris Meriç
‘ŞİİR: sadece güzel cümlelerin alt alta sıralanması olarak düşünülmemeli. Şiir bir yaşam biçimidir de, bir kavgadır, bir ölçüde gerçekleri en iyi biçimde ifade etmektir, felsefedir ve toplumlara kalan en değerli MİRASTIR aynı zamanda.’
COŞKUN ÇAĞLAR
Coşkun Çağlar’ın şiir tanımı ile yazıma giriş yapmak istedim. Çağlar, bu tanımı ile kendisini de anlatıyor ve tanıtıyor. Çağlar, 1954 yılında hayata merhaba diyor ve gençlik yıllarında yaşanan toplumsal olayların etkisi ile toplumcu mücadele içinde yer alıyor. 1970’li yıllarda ve darbe dönemlerinde yaşadıklarını, toplumsal olayları, tarihe bir dipnot düşer gibi, kaleme alıyor. Başlıkta yer alan ISLIK ÇALAN ÇOCUK adlı şiir kitabı yazarın eylül ayında Artshop Yayıncılıktan çıkan son kitabıdır. Yazarın; 12 Eylüle Kadar (Anı roman), Özgürlük ve Aşk (şiir), Eşkiya (öykü), Bir Cumhuriyet Kadını Nevin Dağlı (otobiyografi roman) adlı kitapları okuyucu ile buluşmuştur. Son kitabı olan Islık Çalan Çocuk (şiir) kitabı 56 sayfadan, 34 şiirden oluşmaktadır. Şiirlerinde toplumu ve toplumun yaralarını görmekteyiz. Bu kitapta; acılar, yaralar, gözyaşları ilmek ilmek işlenmiş.
“Kalem tutmayan eller/ ateşi tuttu/Havaya kalkan parmak/ Allah Allah diyerek/ Tutuşturuldu Madımak/ Aydınlar yanarken, gün/ Karanlığa gömüldü/ Havada et kokusu/ Ve/ Köpekler ulumada/ Zebaniler / Ve/ Cehennem!/ Pirim diyarı Sivas!/ Kara bulutlara inat-hey hat!/ -Gelin “canlar” bir olalım…/ Bu yangını durduralım!…”
“Yakılan Canlar” şiirinde görüldüğü üzere toplumumuzu derinden etkileyen ve etkisi hala devam eden Madımak katliamını dizelere taşımış ve son dizede ise toplumumuzun yaralarının ancak ve ancak birlik ile sarılacağını ifade etmiştir. Umudumuz acısız günler görmektir. Çağlar, hem yaşanılan sorunu hem de bu sorunun çözümünü muhteşem bir şekilde dile getiriyor.
Toplumlar karanlığa battıklarında şairler yeri gelir bedenlerini meşale yapar, aydınlık yolun öncüsü ve mücadelenin bir neferi olurlar. Tarih boyunca da bunun örnekleri sık sık olmuştur. Çağlar da, tarihe tanıklık örneği olarak toplumsal acılarımızdan biri olan maden ocağı patlamaları ve kazalarında yitirilen canları her fırsatta şiirlerinde konu edinmiştir.
“Kömürleşmiş ellerin, yüreğin kömürleşmiş/ 301 madenci ve niceleri/ Ölüm tasma boynunda/ Kömür tozu ciğerlerin tükenir/ Kaburga kemiklerin bir bir sayılıyor/ Aç insanım yürek acım içim kanıyor/ Salladığın her kazmada ölüm/ Sen ölümü düşünürsün, ölüm seni/ Biliyordun bir karşılaşma olacak/ Olacak bir gün biliyordun/ Aç insanım yürek acım içim acıyor/ Ağlıyorlar eyvah/ 301 madenci ve niceleri”
“Kömür Karası Ellerin” şiirinde ülkenin acısını, matemini dile getirmiş. Soma faciasından sonra yazılan bu şiir Bartın faciasında da aynı duyguları yaşadığımızın göstergesidir ve tabi geçmişte daha nice facialar…
Veysel Çolak, kaleme aldığı ‘ŞİİR DİYALEKTİK DEĞİLSE’ adlı deneme kitabında sayfa 24’te yer alan ‘Şiir Gerçeklikten Yalıtılamaz’başlıklı deneme yazısında şöyle diyor: ‘Daha önemlisi şairi(sanatçıyı)gerçekliğe bağlayan; nesnelerle birlikte toplumsal öznelerdir, onların yaptıkları, yaşadıklarıdır. Bu bir şiirin başkaları ile birlikte yazıldığı anlamına gelir. Şiirin(sanatın) karakteristik özelliğidir bu.’
Coşkun Çağlar, şiirlerini toplum ile beraber yazmıştır. Toplumun çığlığını ve duygularını kalemine mürekkep yapıp, okuyucuya sunmuştur.
“Nice direnişler gördü bu ülke/ Tariş direnişleri bir isyandı düzene karşı/ Fatsa ve daha niceleri/Gezi başkaydı, her kesimden ses vardı/ Dört bir yanından ülkenin hakça bir düzen…”
“Gezi ve O Ağaçlar” şiirinde yer alan bu dizelerde Coşkun Çağlar, toplumcu çizgisini ve yaşadığı derin duyguları şiirinde yoğun şekilde okuyucuya aktarmıştır.
Kitaba adını veren “Islık Çalan Çocuk” şiiri, okuyucunun kendisini bulacağı yaşantıları yansıtır. Hayat, çoğumuza gül ile çiçek ile gelmemiştir. İlk yetişkinlik yıllarında başlayan hayat koşturmacası bizi acımasızca içine almıştır. Geçip giden yıllara baktığımızda çoğumuzun elinde koca bir hiç vardır. Bir kısmımızın elinde de yarım kalmış anılar, anlar vardır. Çocukluk yılları hayatımızın en güzel dönemini oluşturmuştur. Belki de hesapsız ve dolu dolu yaşadığımızdandır. Büyüdükçe, çocukluğumuz artık bizi terketmiştir, hayat sevincimiz ise günden güne azalmıştır.
“Rüzgâr ıslık çalıyor geçip giden yaşama!/ Sancı içinde büyürken çocuk, cılız ve sıska/ Meme emmemiş, süt, bir tatlı kaşığı şekerli su/ Islık çalmasını, rüzgâra sormuş çocuk/ Rüzgârla karşılıklı çalarken ıslığını/ Hayran kalmış cümle mahlûk ve insan/ Yarış başlamış çocukla rüzgâr arasında…”
Şiir şöyle bitiyor: (…) “Yitip giden zaman içinde/ Küsmüş birden hayat/ Yıpranan zamana/ Ve ıslık çalan çocuğa/ Küsmüş…”
Islığımız ve şiirimiz hiç susmasın…
Yazar ve şair Coşkun Çağlar, hem şiirlerinde hem öykülerinde insanlık için belgeler sunmuştur. Duygusuna ve kalemine teşekkür ederek, Çağlar’ın kitabına başlamış olduğu şu sözle yazımı bitirmek istiyorum.
“Büyük ve ünlü şairler kanımca insanlık için birer belgedir.”
Bertolt Brecht
*-Islık Çalan Çocuk – Seçme Şiirler-/Coşkun Çağlar, Artshop Yayınları / Eylül 2022 /1. Basım
İdris MERİÇ
30.10.2022/Ayvalık
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz