kırık masa / elveda
yarınlar dolanırken ayaklarıma
kırık bir masada
geceye dokunuyor bedenim…
anason kokusu sarılıyorken burnuma
aslan sütü aslanlığını yitirdiği saatlerde
hayalin dolaşıyor odanın içinde
ruhumun huzurunu o’na bağladım
varlığımı,varsanımlara yordum
ötesine geçemedim, ah ürkek ben…
bilmezsiniz, her çivi betona çakılmaz
çiviler de sınıflara bölünür
erkeklerin bölündüğü gibi
ve kadınların… kadınlar hep b-ölün-ür-dü
annem ilkin bana bölündü ve sonra dörde
düşünürken bütün bunları
kahvemi getiren de kim di?
martılara uçmasını söyleyen
ve uçarken martılar, yarınlara
düşen bendim, bölüşen ben
bilmezsiniz, her masaya oturulmaz
kırık ise masa ve sandalyeleri ihanetse
mesele odur ya işte hiç masa yoksa
bazen yokluğa oturur insan
yokluğuna sinen kokuyu çeker içine
soğuk duvarlara tutunur
lambalar korkusunu aldığında
anlar insan, bir sandalye olduğunu
kimi insanlar piyondur kimileri sandalye
bilmezsiniz çünkü aynalara dokunmadınız
belki üstünkörü baktınız
saçlarınıza baktınız
ve başkasının gözünden gördünüz kendinizi
çünkü kendiniz hiç olmadınız
hem sevgiler de öyle değil midir
sevişmeler bundan eksik değildir
dindiremedim fırtınalarımı, ah ben…
düne düştüysem, indiysem çocukluğuma
geceye veda ediyorsam yarım yamalak
kırdıysam aynalarımı ah-lar- içinde
bil ki solmuştur ömrümün gülleri
artık sular kurudu
güller soldu
masalar, bir bir kırıldı
söndü ışıklar
elveda -gözleri dünyam-
idris meriç
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz