ALIP BAŞINI GİTMEK ( 1 )
Yaşamdan Yaşamın İçine Yolculuğunda yaşamın, toplumsallığın değişik alanlarında birey gezintilerinin yalnızlıkla buluşması.
Yolculuklarda yol arkadaşlığının önemi baki. Genel olarak bu tartışma konusu olmaz. Uzun yıllar ardından başlattığım Almanya turunda dostlar buluşması sonrası yalnız yaptığım gezintilerin insana rahatlık veren, dinlendiren, arı düşüncelere yönlendiren yönünün de insanı bir başka etkilediğini yaşadım.
*İstediğn yere gidebilmek verdiğin kararla, hatta hedeflediğin yere giderken ani kararla bir tren istasyonunda aniden inmek, duruma göre, bir sonraki tren’le devam etmek, geri dönmek, saatler veya bir kaç gün sonra yeniden düşündüğün hedef bölge, şehir’e bölgeye yönelmek…
*İstediğin ortamda istediğin kadar kalabilmek, sıkıldım ben haydi gidelim artık! Veya ayrılmak istediğinde, biraz daha kalalım‘ seslerinden uzak olmak.
*Hiç kimseyi beklememek! Hiç kimse tarafından beklenmemek.
*Gezdiğin yerlerde çevreyi, insanları rahatça gözlemlemek, yeni insanlarla tanışmak, yeni ortamlarda bulunmak güzelliğidir yalnızlığın özgür yaşandığı ortamda.
ALIP BAŞINI GİTMEK
Sıkıntıların, üzüntülerin arş’a çıktığı, düşüncelerin mengene’ye alındığı hani insanların soluksuz kaldığı anlar. İçinde bulunulan ortam, mekan daraldıkça daralır, içinde yaşanılan zaman, yelkovan durağanlaşır, akrep hareketsizleşir, uzadıkça uzar zaman hani…
…’’ejderha olsan kar etmez
ne kavgada ustalığın
ne de çatal yürek civan oluşun
kar etmez inceden içine dolan…
…. …..
hırsla çakarım kibriti
ilk nefeste yarılanır cigaram
bir duman alırım dolu
bir duman kendimi öldüresiye
biliyorum ’’sende mi diyeceksin’’
… …’’
dizeleriyle anlatır yaşamın bu ruhiyat kesitlerini Ahmed Arif. İçerisi – dışarısı bir olur duyguların, düşüncelerin dünyasında
‘’…ve yürüdü üstüme karma karışık
duvar battaniye cam ve plastik ve tahta
ve tavana vuran kararmış gümüşten ışık
ve yürüdü üstüme bir tramvay bileti
ve düşümün bu yana düşüp sönen yarısı…
yürüdü üstüme doğru ak alnıyla zaman
ve anılar yağmurlu ve boşluğun yatakta
ve haber ikimizden ve ayrılığımızdan…’’
dizeleriyle betimler yaşamın bu anlarını Nazım Hikmet.
-2-
İçinde bulunulan ortam, mekan daraldıkça daralır içinde yaşanılan zaman.
Yani yelkovan durağanlaşır.Yani akrep hareketsizleşir, uzadıkça uzar zaman hani.
An olur, oradan, yani içinde bulunulan ortamdan ayrılmak, sıkıntılardan, üzüntülerden uzaklaşmak olarak yansır tamamen kurtulmak olmasa bile.
Alıp başını gitmek düşüncesi soluk almaya dönüşür.
Nereye gidileceğine, yöneleceğinin kararı ’’Alıp Başını Giden’in’’ kafasının içindedir.
Adımlar kafa’nın içindekinin belirlediği yöne eşlik etmek görevini üstlenirler gözlerle birlikte
***
Kimi:
Kalabalık ortamların içine dalar, bırakır kendisini adımlarının yönüne, oralarda, caddelerde, kafeteryalarda, kitapçılarda, kütüphanelerde eğlence ve gezinti yerlerinde başkalarının yüzünde arar dünyasını, biraz ilgi, biraz merak karışımı izler, incelemeye alır çevresindekileri. Belirlemeden, aniden öylesine birilerinin peşine takılıp yaşamdan kesitleri izlemek mi? Bir kafeterya’da kahve içerken diğer masalardaki insanların hareketlerini gözlemek mi? Elindeki tepsi ile dört sandalyeli masalardan boş olanı ararken bazı sandalyelerin boş kaldığı masalardan birine niye oturmadığının nedeni insanlardan kaçış mı? Boş masa bulduğunda bir kaç dakika sonra aynı masa’da boş sandalyelerden birinde oturmak eğiliminde yanaşan birini asık suratla mı, güler yüzle mi karşılayacak? Kendisiyle İddiaya girdiği de olur izlerken insanları. Yanaşıyor masa’ya asık suratla bile olsa hayır demeyecek önce oturan. Pekii aynı masa’da konuşacaklar mı yoksa kendi yalnızlıklarıyla mı kalacaklar? Önce oturan mı, daha sonra gelen mi söze başlayacak, konuşurlarsa? Kendi kendisyle başlattığı iddianın galibi olmaz tabi.
Kalabalıkların içinde karşılaştığı, belki yaşadıkça bir daha karşılaşmayacağı insanları sorunları, sıkıntıları, üzüntüleriyle kaybolacağı duygusuna kaptırır kendisini.
Kimi:
*Şehir’in sessiz, dar, ara sokaklarına yönelir yavaş adımlarla.
Sokakların görece sessizliğinde unutmak ister benliğinde yoğunlaşan düşüncelerini.
Öylece ilerlerken an olur mimarisi biraz değişik olan bir bina’ya takılır gözleri. Sıkça geçtiği sokaktaki bu değişik mimarisi olan evi ilk kez fark ettiğinin şaşkınlığında öylece incelemeye alır ’’araştırmacı’’ merakıyla.
Bir ara evlerden sokağa ulaşan seslere hassaslaşır kulakları bir yanda sokağın bir yerinde.
Görünmeden kimseye insanların ev yaşamlarını, ilgi alanlarını, ilişkilerini birebir izlemeyi hayal eder, acaba nelerden etkileniyor, nasıl bakıyorlar yaşam alanına düşüncesi sarar benliğini.
Yüzlerce, binlerce ev yaşamı belirir düşüncelerinde. Görünmeden değil, izin alarak, tek sözcük konuşmadan, tek soru sormadan öylece gözlemlediğini, yazıya dönüştürdüğünü hayal eder yaşam içindeki düşünsel, sosyal, kültürel ilgi alanlarını.
Mahrem yaşamlarına girmeden yaşam alanlarına yönelimlerini kayda alsam, kitap’a dönüştürsem ilgi uyandırırdı mutlaka!?
Hayali heyecanlandırır yaşama geçecekmişcesine.
Belgesel içerikli kitap ismi ’’Alıp Başını Gidenin İzdüşümü’’ olabilr yer eder beyininde…
-3-
*Şehirin içindeki geniş alanları kaplayan Parklardan birinin yakınındaysa, bu Park’ın
içinde bulur kimi kendisini.
Devasa asırlık ağaçlar, göletler, doğal/suni bitki örtüsü, renk renk çiçekler, kuş sesleri, gezintiye çıkanlar,el ele dolaşan, bir bank veya çimenler üzerinde
öpüşen sevgililer, spor amaçlı yürüyenler, koşanlar döneme göre ilgi
alanlarını oluşturur, düşüncelerinin yoğunluğunda yer bulurlar kendilerine.
An olur tüm bunların farkında bile olmaz, takip eder sessizce adımlarını düşünce yoğunluğunda.
Sonbahar, kış aylarında renk tonları dünyası, sarı, bordo ve yeşil ağırlıklı ağaçların yapraklarına yerleşir, düşen yaprakların yoğunluğu halı’ya dönüşür ayaklar altında rengarenk.
Dinlendirici sessizlikte adımlara yer yer mırıldanan ezgiler, şiirler eşlik ederler değşik dillerde.
Ezgileri seslendirenin, şiir okuyanın kendisi olması düşünce dünyasınında sis içinde kalır böylesi anlarda. İlgili, duyarlı dinleyicisi olur kendisinin.
Resital derinliğinde, ilgiyle Park içindeki açık hava ‘’salonunda’’
Hikayenin devamı Aralık ayı sayısında
kemalkirac@ymail.com
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz