ŞEHR –İ KÖLN’DE DOSTLAR –
PORTRELERİ
ŞİNASİ ABİ / (Şinasi Yılmaz)
Şinasi abi yapısı, doğallığı gereği Barış Manço’nun bir dönem hazırlayıp sunduğu
7’ den 77 ye hala yayınlanıyor olsaydı 77’inde 7 yaş grubu içinde abartısız yer alabilirdi ve “bu yaş’ta yedi yaş grubu içinde ne arıyor?” dedirtmezdi!
Yaş farkını sıfırlayan insanlardan Şinasi abi. Kırk beş yılı aşkın süreden beri tanıdığım Şinasi abi içinde bulunduğumuz etkinliklerde, genel söyleşi ortamlarında yaş farkını sıfırlayan konumundan uzaklaşmadı, üstelik özel bir çaba içinde olmadan.
Bu yönü Şinasi abi’nin yaşama genel bakışıdır. Çocuklarla çocuk, gençlerle genç, Yetişkinlerle yetişkin olmak….
Çocuk parkında Torunları kaydıraktan kayarlarken o da kayma merakı/isteğiyle katılıyor aralarına, çocuk parkındaki diğer yetişkinlerin kendisini kaydırak’ın tepesinde gördüklerinde ne düşüneceğine, ne diyeceğine aldırmadan, sırasını bekleyerek bırakıyor kendini.
Sonuç: Kaydırak’ın bitiminde inişi ayarlayamıyor, kum’a poposu üzerine düşüyor. Düşüş hızıyla omurilik bölgesi zedelenmiş teşhisiyle günlerce yatağa bağlı kalmak süreci yaşıyor. Cemile abla’nın bakım sırasında kafasına indirdiği!!! fiskelerine karşı savunması da çocukça yönünü yansıtıcı. ‘’Ne yapayım kadınım, kendimi çocuk gibi hisettim o anda’’ diyerek geçiştiriyor.
Öğle uykusu ve belki biraz sonrası iş yaşamı, sorumluluk üstlendiği, görevli olduğu süreç dışında olmazsa olmazıdır Şinasi abi’nin. Uzun süreli sürmez öğle uykuları, ortalama yarım saati aştığına tanıklık eden olmamıştır. Başı daha yastığa değmeden de dalar uykuya. Yer önemli değil, ortama göre bir yer bulur. Misafirlikteyse izin ister, çok yakın dostlarıyla birlikte ise, izin istemeye gerek görmez, göreceli kuytu bir yere uzanır, bu alışkanlığı arkadaşlarca bilindiği için de, rahat hareket eder.
Piknikte bile sürdürür bu alışkanlığını.
80’li yılların ortaları, Piknikteyiz… Biz gençler top oynarken, bir ara ona doğru giden topu almak için yaklaştığımda, dur bir dakika oğlumuz, bak sana da göstereyim, Nail Güreli çok güzel yazı yazmış dedi. Sandalye’de oturuyor bir elinde katladığı gazete, diğerinin dirseği masa^ya dayalıydı…
Gösterdiği paragrafı okudum, arkadaşları bekletmeyeyim, sonra okurum tümünü diyerek ayrıldım ve biz yeniden çift kale maçına daldık. Dakikalar geçti, maç bitimi sonrası baktım Şinasi abi oturuş ve elinde katladığı ayni gazete biçimini değiştirmeden öylece duruyor.
Makale o kadar uzun değildi. Hala mı okuyor düşüncesiyle yaklaştım. Uyuyordu Şinasi abi. O sırada çektiğim fotoğrafı çerçeve içinde Şinasi abiye hediye ettim doğum gününde.
Ani, kısa süreli unutkanlığı yaşamını çok zorlamasa da küçük boyutlu sorunları yaşatıyordu.
-(kafasındaki okuma gözlüğünü, ‘’de anasını!… az önce elimdeydi nereye koydum bu gözlüğü’’ telaşıyla dakikalarca aramasını…
-Frankfurt’da arabayı bu sokağa park ettim düşüncesiyle arabasını araması / aratması, acabaaa? ile çevredeki sokaklarda da arabasını arayışımız ve beklemediğimiz bir sürpriz gibi buluşumuz… –Bunu yazacağım ilerde ayrıntılı yazacağım – …k.k.)
Şinasi abi, her zaman işleri öğle saatlerine denk geldiğinde, önemsediği sorumluluğunu aksatmayacak şekilde, öğle uykularını arasına sokardı, duruma göre 10 – 15 dakikalığına.
Federal Almanya Türkiyeli İşçi Dernekleri Federasyonu (FİDEF)’in düzenlediği Kültür etkinliği için Köln Derneği olarak , Şinasi abinin arabasıyla Frankfurt’a yola çıkmak hazırlığındayız. 80’li yıllar.
Güvenlik biriminde olduğumuz için, diğer Derneklerden gelecek birimlerle yapılacak ön toplantıya geç kalmadan ulaşmamız gerekiyor. Güvenlik önlemleri MHP’li Türk faşistlerinin saldırılarına, olası provokasyonlarına karşı alınırdı.
Evi dernek lokaline araba ile 10 dakikalık uzaklıktaydı. Hareket etmemize yakın, eve kadar gitmem gerekiyor, pasaportumu almayı unutmuşum, alır gelirim dedi Şinasi abi, gitti. Yarım saat geçti Şinasi abi görünmedi. Bir çok evde telefon bağlantısının olmadığı dönem. Bir arkadaşımız Tanju ben gidip bakayım dedi, gitti ve 20 dakika kadar sonra Tanju göründü, biz sormadan “Şinasi abi de gelir şimdi” dedi. Yaşlı kurt, Kamber abinin peki ne olmuş, niye gecikmiş sorusuna, “önemli bir şey değil.” karşılığını verdi yine Tanju.
Konunun detaylarını Tanju şöyle anlatıyordu:
Cemile abla şaşırmış Tanju’yu karşısında görünce. Şinasi abi evde mi sorusuna, Cemile abla: ‘’Evde, eve geldi arandı bir süre, ne oldu, neyi arıyorsun diye sordum. Unuttuğum bir şeyi almaya geldim ama unuttum ne olduğunu demiş, saatine bakmış, ben uzanayım biraz dedikten sonra, Cemile abla’ya, Dernek’den yola çıkacağız, 10 dakika kadar kestireyim beni uyandırmayı unutma! demiş.
Cemile abla, ben de uyandıracaktım birazdan, peki sen niye geldin oğlum? Tanju’nun nedenini anlatmasına zaman kalmadan zilin sesine uyanan ve konuşmaları duyan Şinasi abi araya girmiş, ‘’beni almaya gelmiştir kadınım’’ Bu arada niçin eve geldiğini de Tanju’dan öğrenmiş…
Güvenlik birimleri toplantısına hızlı araba kullanmayı çok seven Şinasi abi’nin ‘’sakinliği’! bizlerin tedirginliği eşliğindeki hızıyla zamanında, Adil Sonkay abinin sevecen ama sevecenliğ kadar ustalıkla kullandığı ‘’fırçasını’’yemeden ulaştık.
Kültür etkinliği sonrası gece Köln’e dönerken Tanju, Selçuk ve Ahmet (Yiğenoğlu) Şinasi abinin arabasına binmediler, Köln’e bir an önce ulaşmak sorunumuz olmadığına göre uçarak gitmemize gerek yok ve yaşamı seviyoruz!!!açıklamasıyla..
Cemile’nin Gezdiği Dağlar Meşeli türküsüyle yol programını duygulu ses ve yorumuyla açtı Şinasi abi ve bizlerin söyledikleriyle, söyleşilerin derinliğiyle,
ortalama hız’la pür neşe içinde vardık Şehr -i Köln’e..
kemalkirac@ymail.com
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz