Ölümünün 37. YILINDA ŞEHR–İ KÖLN’DE İKİ RUHİ SU ANISI (EKİM)
-DERİN SAYGIYLA ANIYORUM ALANINDA USTALARIN USTASINI- ( 1 )
1978 Aralık ayı ortalarında FİDEF ( Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu ) tarafından Ruhi Su, Timur Selçuk ve Sümeyra Çakır’ın programda oldukları Konserlerden biri Köln’de düzenlenmişti. Ben sanatçılarla ilgilenmek sorumluluğu ile kulis bölümünde görevliydim.
Ruhi Su Konser sonrası Köln Türkiyeli İşçiler Dayanışma Birliği’ni ziyaaret etti. Beklemiyorduk, geleceğni haber aldığımızda çok sevindik. Kaldığı otel’den alarak Dernek Lokal’ine geldiğimizde öğle saatleriydi. Akşam olmadan Frankfurt’a hareket edeceklerdi ekip olarak.
Kendisine özgü sesiyle yorumladığı eserlerle, sesine, yorumuna derin beğeniyle aşina oldukları Ruhi Su ile birarada olmanın heyecanı, mutluluğu vardı Dernek Lokalinde.
Sanatıyla ilgili, Opera sanatçılığından Halk müziğine geçişi, yaşadığı baskılar, hapislik gibi sorularla gelişen söyleşi içinde:
‘’Duyumlar var dedim.
Deniliyor ki alkışlanmayı sevmiyormuşsunuz, konserlerde derin sessizlik istiyormuşsunuz, bazı durumlarda tepki gösteriyormuşsunuz…bir de…diye devam etmek isterken araya girdi ve müsade et Kemal, ( Konser salonu kulis bölümünden tanıyordu beni) benim de duyduğum ve ilk kez burda dile getirilen bu konuya açıklık getireyim, hatta açıklığı birlikte getirelim.
Kemal kardeşim, Dostlarım Ben de duydum, eleştiriyi aşan, kibirlik yakıştırılması bakışıyla bu konuşuluyor. Duyduğumda çok üzüldüm….devam etmedi, durdu bir an. Saniyeler sonra, Bağlama’yı getirir misin arabadan Kemal dedi. Çok geçmeden bağlama ellerindeydi büyük Usta’nın. Akortu kontrol etti ve dokundu tellere.Bağlamanın ses verişiyle birlikte Malatya yöresinin ezgisi olarak bilinen ‘Erzurum dağları da kar ile ile boran’’ girişiyle olağanüstü sesi yükseldi… ve kesildi aniden.
Merak ediyorsunuz mutlaka niye devamı gelmedi diye?
Hep birlikte uygulamalı bu konuyu açıklığa kavuşturalım ve sorunun yanıtını ben değil, siz burada verin.
Ezgimize yeniden dönüyoruz ve sizden ricam bağlama girişi sonrası ezgiye başladığım an içinizden geldiği gibi alkışlayın.
Yeniden yükseldi sesi
Erzurum dağları daaaa….kar ile boran’a geçemeden yükseldi alkışlar ve süren alkışlarla ‘’kar ile boran’’… ‘’sarmış yüreğimi de dert ile verem’’ dedi, kesti yeniden ezgiyi.
Dostlarım dedi,(Birebir değil mutlaka ama bu çerçeve’de söyledikleri olarak aktarıyorum) düşünün! 500, 1000 kimi konserlerde daha da fazla insan var. Şu an yaşadığımız durum, hangi ezgi olursa olsun, ilk girişte, diğer bölümlere geçişlerde de sıkça yaşanıyor. Ben ezgi’ye başlıyorum alkışlar yükseliyor, sesimi bastıran alkışlarla, beni dinlemeye gelen dostların kulaklarına bütün olarak ulaşmasını engelliyorlar iyi niyetleriyle, ki alkışlamaya başlayanlar da uzak kalıyorlar alkışları arasından, yaşayamıyorlar o an beklediklerini ve bu durum, program süresince devam ediyor.
Çok fazla aşırıya ulaşıldığında, o da arada bir yaptığım kısa rica boyutunda (2)
uyarılar oluyor.
Oysa ezginin ilk bölümü girişiyle, bağlamanın sesi duyulduğunda, ezgiye geçiş öncesi yükselecek alkışlarla sevincim, o an hissettiğim mutluluk tavan yapar.
Kim sevmez yerinde, zamanında coşkuyla yükselecek alkışları..
Yeniden aldı bağlamayı. Şimdi ezgi’ye yeniden başlıyoruz. Alkışları ilk bölüm bittiğinde istediğiniz kadar yükseltebilir, nakaratlarda bilenler, ama bilenler eşlik edebilir. Ayrıca nakaratlar bölümüne eşlik etmek alkışlar kadar sevinç nedeni olur, coşkulu olur, dedi
Bu minval üzere, daha sonraki konu bağlantılı ezgiyle birlikte ezgilerin bastırılmayan ortamda söylenişinin tanığı, eşlik edeni olmanın derin mutluluğunu yaşadık o gün iki ezginin ortamında.
SABAHIN BİR SAHİBİ VAR + RUHİ SU + DOSTLAR KOROSU ve KÖLN BARIŞ KOROSU
Dostlar Korosu ile ilk çıkardığı SABAHIN BİR SAHİBİ VAR Uzunçaları KORO ağırlıklıydı, alıştığım/alışılagelmiş RUHİ SU solo sesi yoktu. Her dinleyişimde bir eksiklik olarak yansıyordu alıştığım insanın yüreğine işleyen az duyulan sesi. Ruhi Su’nun sesi beklentisi hep bir adım öne çıkıyor, duyulmadığında bir boşluk oluşuyordu adeta.
İsmail Cem’in TRT Genelmüdürü olduğu dönemde ilk kez TRT’ye çıktığında varlığından haberim olmuş, beni derinden etkilemişti. (WDR 3 – Batı Almanya 3.Radyo Televizonu -) haftada bir 10 dakika süren türkçe program yayınlıyordu ‘’Sizin Ülkeniz – Bizim Ülkemiz’’ adıyla. Orada iki ezgisini söylerken izledim) İzine gittiğimde o ana kadar çıkardığı tüm Uzunçalarlarını almıştım Ruhi Su’nun. Sonra çıkardığı diğer Uzunçalarlarını da.
Son Uzunçalarınız, Sabahın Bir Sahibi Var’da sesiniz ikinci planda kalmış, her dinleyişimde yorumunuzu, sesinizi yeterince (beklentim oranında) duyamamanın eksikliğini hiseediyorum dedim.
Seni anlıyorum Kemal, bunu başlıca nedeni, devlet aparatının derininde, yaşadığın duyguların. Çok insan’da var benzeri beklentiler. Ülkemizdeki evrimi ile ilgili görüşümü söyleyeceğim tabi.
Sen özellikle sabahın bir sahibi var’ ’ı dinlemeye devam et, dinledikçe sevecek, hem de çok beğenerek dinleyeceksin dedi ve…
Türkiye’de çok sesli müzik, KORO oluşumu halk müziğinde:Yurt’dan Sesler, Sanat Müziğinde: Fasıl olarak sınırlı kaldı hep. Dinleyicileri, izleyicileri de sınırlı, tek ses belirleyici oldu. Çok sesli müzik denildiğinde benzer veya aynı enstrümanların çoğaltılması olarak algılandı çoğu sanatçılar, bireyler tarafından. Kulaklar beğenilen sanatçıların sesini aradı, endekslendi birlikte söylemek alışkanlığı gelişmediği için de sesi daha güzel olanın sesinin bastırılması olarak algılandı birlikte söylemenin. Özet açıklaması budur.
Sonra
(*) ‘‘Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı
Demiri oya gibi işleyip hep beraber
Hep beraber sürebilmek toprağı‘‘
(3)
An içinde dillendirdiği dizelerin bitimiyle, Şeyh Bedrettin Destanında ne de güzel dillendiriyor Nazım, birlikteliğin bir çok alanını sıralarken, hep bir ağızdan türkü söylemenin güzelliğine, anlamına vurgusudur Nazım’ın.
Şeyh Bedrettin Destan‘ından okuduğ dörtlük bittiğinde yaptığı kısa konuşmadan sonra bağlamayı yeniden istedi, ekledi, Yakınlaşın hep beraber söyleyelim ‘‘(**)Benim Kabem İnsandır‘‘ezgisini.
Önce provasını yapalım. Bilenler ezginin tümüne, bilmeyenler bölümleri tekrar ettiğimde eşlik etsinler lütfen. Ekledi bu arada, yeni gelenler olursa uyumu bozabilirler, (öneri/uyarısıyla) başladığımızda Lokal’in kapısı kilitli kalsın!
Üç – dört kez tekrarlattı ortalama uyumu tutturuncaya kadar.
Yüzüne çok yakışan güzel gülüşü ve hoşnutluğuyla; çok sevindim dostlarım başarılı oldunuz dakikalar içinde, mutlu ettiniz. Alkışlarken bizleri, vurgu yapmayı unutmadı. Birlikte söylemeye daha çok zaman ayırın önerisiyle sonlandırdı konuşmasını…
Yıllar sonra Ezgi geceleri düzenlediğimizde yüzlerce halk ezgilerini, sanat müziği eserlerini birlikte söyleyebilmenin çabası içinde olduk. Sözleri toplamak, arşivlemek çok zamanımı aldı ama değdi harcanan zamana, verilen emeğe. internet kolaylığı olmadığı için, 90’lı yıllarda yüzlerce Ezgi ve şarkıyı dinleyerek mors alfabesi benzerlğinde, önce yalnız benim okuyabildiğim biçimiyle, sonra hepsini dizüstü bilgisayarına yazarak hafızasına aldım .Yansıtıcıyla asılı perdeye yönlendirdiğimizde ezgi, şarkı sözlerini görerek, ezgi gecelerinde, buluşmalarda, toplu hafta sonu gezilerinde bazen Solo‘larla bazen koro halinde söylemenin tadını çıkardık, çıkarıyoruz eski günlerdeki gibi sıkça gerçekleştiremezsek’de yaşamımızdaki önemi sürüyor…
Ruhi SU ziyaretinde uygulamalı birlikte söylemenin başarısı etkili oldu sonraki süreçte. İlk aşamada Gül Gezegen arkadaşımızın, 5 – 6 ay sonra da Münih’den Köln’e taşınan, bu alanda daha deneyimli olan diğer arkadaşımızın sorumluluğu üstlenmeleriyle Çocuk Korosu oluşturuldu. Dernekler ve şehir idaresi kuruluşlarının programlarında yer aldılar.
Çocuk Korosu çoğunlukla Dernek üyeleri, tanıdıkların çocuklarından oluşuyordu. Ailelerinin semt değiştirmeleri, okullarının değişmesi gibi nedenlerin sonucu 2 yıl kadar sonraki süreçte genç arkadaşlarımızdan oluşan Köln Barış Korosu‘na dönüştü.
On yıl kadar süren Köln Barış Korosu, çekirdek ekip yaşam koşulları nedeniyle sürdüremeyince çalışmaları, Köln ve çevresi amatör kültür alanından çekildi.
Bir Ömer Alıç vardı.
Köln Barış Korosunun sorumluluğunu, dönem dönem Koro şefliğini de üstlenen Ömer Alıç’ı 55 yaşında 2013 yılında kalp krizi sonucu kaybettik.
Ömer Alıç’ın fiziksel değişimi sonrası dile getirdiğim acı duyuru yazısını konumuzla da bağlantılı olduğunu da düşünerek yazıya ekliyor, sevgiyle anıyorum.
…‘‘Akıp gidiyor zaman
biz hep içinde olacağız
rahatlığı içinde göremiyor
hissedemiyoruz
hızlanarak akıp gideni
Oysa
daha sonra…daha sonrası yok
yok oluyor bir bir sevdiklerimiz
biz de tükeniyoruz birlikte
sonlanıyor bir anda herşey
kor misali yakan özlem
telafisi olmayan
pişmanlığımızla…
k.k .
:‘‘Akıp Gİderken Zaman‘‘ Şiirimden son dizeler)
İskenderun’dan Köln’e gelmesiyle birlikte gençlerin Kültürel..Sosyal, Sportif etkinliklerinin içinde, dönem dönem merkezinde yer aldı…
Dönem oldu Köln Barış Koro’sunda genel sorumluluğunun yanında Şeflik yaptı, Köln Gençlerbirliği futbol takımının, kaleci olmakta içinde olmak üzere, her mevkiinde oynadı…başarılı oldu…displinli olması…görev üstlendiği tüm etkinliklerdeki duyarlılığı ile örnek oldu gençlere…
Fiziksel değişimden öncesi son yıllarda aynı şehir’de yaşıyor görüşmüyorduk yarınlara bırakıyorduk hep görüşmeleri, buluşmaları.
Oysa yaşamda yarın gerçek değildi. Yaşamda yarın yoktu.
İzin’e gittiği ülkesinde gün geceye yönelirken ani kalp krizi ile yarınların olmadığını bir kez daha şamar misali çarptı suratlarımıza geride acı, telafisi olmayan pişmanlık bırakarak…
kemalkirac@ymail.com
***
(*) ‘‘Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı
Demiri oya gibi işleyip hep beraber
Hep beraber sürebilmek toprağı‘‘
Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek
yârin yanağından gayrı
her şeyde her yerde
hep beraber diyebilmek için
on binler verdi sekiz binini
Yenildiler.
Yenenle, yenilenlerin dikişsiz
ak gömleğinde sildiler kılıçlarının kanını.
(**)Benim Kabem insandır
Kuran da kurtaran da
İnsan oğlu insandır
Benim Kabem sevidir
Kuran da kurtaran da
Sevili insanlardır
Benim Kabem emektir
Kuran da kurtaran da
Emekçi insanlardır
Benim Kabem dünyadır
Kuran da kurtaran da
Dünyayı insanlardır
Ellerin Kabesi var
Benim Kabem insandır
Kuran da kurtaran da
İnsan oğlu insandır
Ellerin Kabesi var
Benim Kabem sevidir
Kuran da kurtaran da
Sevili insanlardır
Ellerin Kabesi var
Benim Kabem emektir
Kuran da kurtaran da
Emekçi insanlardır
Ellerin Kabesi var
Benim Kabem dünyadır
Kuran da kurtaran da
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz