‘KELİMELER RÜYALAR’ kitabı üzerine
Rüyalar; bazen şiirin vücut bulmuş hâlidir.
Serbest kalan zihnimiz kâh denizlerde kâh ovalarda kâh bir ormanda salınıp durur; salt rüya oldukları için de insanın yalansız özüdür rüyalar.
Bir bakıma rüya; sözsüz, imgeleme dayalı bir şiirdir.
Şiirin büyüsü de belki rüya gibi oluşunda saklıdır.
“Kelimeler Rüyalar” kitabındaki şiirler de bir bakıma rüyanın vücut bulmuş hali. Öyle ki bu kitaptaki şiirler, insana düşsel bir yolculuk yaşatıyor.
Ceviz yaprağının kokusu, mektuplara çizilen el, denizi olmayan şehirlerde resmedilen gemiler, uçurtmalar…bir rüyada olduğu gibi hem birbirinden bağımsız hem de birbiriyle alakalı bir görsellik sunuyor.
Kelimeler, anlam incelikleri ve yoğunluklarıyla şairin sözü olmaktan çıkıp bir ressamın fırçasına dönüşüyor öyle olunca da “KELİMELER RÜYALAR’da;
saçları güneşe taranan kızlar, mısır bahçeleri, kuşlardan önce giden yaz, ırmağa taş atan, ırmakların zamanını yaşayan çocuklar; sarı defter kâğıdından yapılmış uçurtmalar, armut ağaçları, kiraz ağaçları, ırmağa düşürülen mendil, anne kokusu, mektuplara çizilen el…
İnsandan hiç gitmeyen rüyalarda kalan çocukluk; kelimelerin ruhuna sinerek tüm şiirlere nüfuz ediyor:
Şiirlerle birlikte zaman yok oluyor, anneler çocuklarının elini tutuyor, kiraz ve armut agaçları bizi gölgeliyor.
Kara tren bizi denizi olmayan şehirlere taşıyor, orada sarı defter kağıtlarına gemiler çiziliyor. Mısırlar ağustos kokuyor, taflan ve yağmur kokusu her yeri sarıyor. Asmalar, güller, kiraz çiçekleri içinde yere yüzükoyun uzanan bir çocuğun ırmağa düşüyor mendili, su mendili alıp götürüyor.
MENDİL
yağmur daha başlamadan avut beni
elimde siyah beyaz bir resmin var
sarı bir sayfadan uçurtma
akşamüstüne kat beni
bir buluta iliştir
döndüğüme inandır beni
adımı hatırlat
kendi hikâyende avut
rüyanda sakla
asmalar güller kiraz çiçekleri
yere yüzükoyun uzanıyor
Irmağa mendilini salıyordun
mendilin kayıp
suyun sesinden anlıyordun
ırmak boylarında avut beni
aksimi suya gizle
gittiğimde miyim geldiğimde miyim
unuttum
odalarda gergef ören kadınlar
hangi evdesin hangi yol seni bağışlar…
Yaşar Akalın’ın Karadeniz doğasında, su sesinden, kuşlardan, ceviz ağacının kokusundan, gökyüzünden, yıldızlardan, taflan ağacının coşkusundan, armut ağacının gölgesinden, insanı birbirinden ayıran ya da birbirine kavuşturan kara trenden…çok uzak yollardan damıtılan kelimeleri; hatıra olmuş , rüya olmuş, şiir olmuş..
Ben Kelimeler Rüyalar’daki şiirleri çok sevdim.
Ve Yaşar Akalın’ı da bir kez daha en sevdiğim şair ilan ettim…
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz