Deneme

New York/ Münir Bozdemi. Deneme Yazısı İle:

Bir Hayalin Yaprak sürmesi -2: Değişim ve Belirsizlik

Önceki yazımda hayallerle birlikte gelen korku ve endişeden bahsetmiştim. Hem okuyuculardan gelen yorumlar (hepsi için çok teşekkür ederim), hem de son birkaç aydır hayaller konusunda yaşadıklarımı düşününce aynı konuda bir devam yazısı yazmaya karar verdim. Elimden geldiğince ve deneyimlerim elverdikçe bu korku ve endişelerin sebeplerini daha derinden irdelemek istiyorum.


İlk başlarda korku ve endişelerin temelinde değişim var diye düşünmüştüm. Sonuçta kurduğumuz hayalleri gerçekleştirmek için adımlar atmak kendimizde ve/veya çevremizde bir değişim yaratıyor. Bazı taşlar yerinden oynuyor. Belki de bazı çok eski ve herkesçe kabul edilen kurallaşmış inançları haksız çıkarıyoruz ya da en azından onlara meydan okumuş oluyoruz. Belki öyle bir yola giriyoruz ki başarsak da başaramasak da süreç içinde o kadar değişeceğiz ki artık başladığımız noktaya dönmemiz mümkün olmayacak.

Yani kurbağayı bir kez öpmüşsek artık bunu geri alamayız.

Bu düşünceler mantıklı da olsa, sonraları biraz daha düşününce, çok ama çok büyük bir ayrıntıyı atladığımı fark ettim: Değişimin hemen öncesinde gelen belirsizlik. Ne kadar çalışırsak çalışalım nihayetinde çabalarımızın evrileceği değişimin iyi mi yoksa kötü mü olacağını bilmiyoruz. Henüz başkalarınca test edilip onaylanmamış bir yolda, toz ve gaz bulutundan oluşan bir hayaller dünyasında sonucu bilmeden yol kat etmek hiç de kolay değil.Özellikle de sosyal baskının biraz daha fazla olduğu, başarı ve başarısızlıkların çok katı biçimde tanımlandığı, beklentilerin dışına çıkmanın tehdit ya da hata olarak algılandığı toplumlarda elimizde bir harita olmadan yola devam etmek, en azından psikolojik olarak, çok ama çok zor.

Yani kurbağayı öpmezden öncesinde mücadele etmemiz gereken büyük bir belirsizlik var.Neler yok ki bu belirsizliğin içinde: kuşku, güvensizlik, korku, bir inip bir çıkan özgüven, zaman zaman kendini suçlamaya varan özeleştiri, bazen coşku ve heyecan ve bazen de umutsuzluk…

Her şeyin çok hızlı aktığı ve hemen sonuca bağlandığı böylesi bir dünyada, hayallerin gerçekleşmesi sürecinde aslında çok doğal olan belirsizlikler ne yazık ki bir çoğumuza başarısızlık olarak gözükebiliyor. Ağacı diker dikmez meyve versin istiyoruz. Eğer vermezse suçlu arıyoruz veya kendimizi suçluyoruz. Ya da çok korkup hemen herkesçe onaylanmış, “güvenli” bir durağa atıyoruz kendimizi. “Denedim, ama olmadı” diyoruz. Böylece herkesin içi rahatlamış oluyor – en azından bir süreliğine.

Peki belirsizlikleri sağ salim atlatıp hayallerini gerçeğe kavuşturanlar nasıl başarıyor bunu?

Dürüst olmak gerekirse, bu soruya öyle dolu dolu cevap verebilecek kadar unumu eleyip eleğimi asmadım. Ama kendimce yaptığım bazı gözlemleri paylaşmak istiyorum sizlerle:

Birincisi bu insanlar sonuca hazırlar. Yani kurbağa neye dönüşürse dönüşsün razılar. Korkmuyorlar. Hatta bazılarının işler yolunda gitmezse devreye sokacakları bir B planları bile var. Başarısızlık karşısında gocunmuyorlar, küsmüyorlar, kabuklarına çekilmiyorlar, başkalarının – özellikle yakınlarının ya da saygı duydukları birinin yaptığı bir saygısızlığa, söylediği incitici bir söze takılı kalmıyorlar. Çünkü hayalini kurdukları şey başka insanların söylediklerinden çok daha önemli onlar için. İnançla çalışıyorlar amaçları doğrultusunda. Bu dönem projelerimde bana ve ekiplerime rehberlik eden danışmanlarımdan birinin de söylediği gibi “sabahları o gün yapacağınız işe dair heyecanla ve kafanızda planlarla uyanmıyorsanız yanlış olan bir şeyler var demektir. Belki hayaliniz yanlıştır, belki zaman. Belki de inancınız yoktur.”

İkincisi, ve bence en önemlisi ise, bu insanlar için hedefe ulaşmak, yani hayallerini gerçekleştirmek, bir kendini gösterme meselesi değil. Yapmaya çalıştıkları şey “işte bakın hepinize nasıl da gösterdim kim olduğumu!!!” diyerek öfkeyle kabarmak, geçmiş yaşantılarına ya da başka insanlara karşı bir çeşit üstünlük ya da eşitlik kazanma hırsı değil. Eğer başarırlarsa kendileri dışında da bir sürü insana faydalı olacaklarını biliyorlar. Zaten genellikle hayalleri tek bir hedefe ulaşmaktan ibaret de değil; sürerliği olan, hatta zaman içinde büyüyen ve başka insanları da içine katan bir dünya oluşturmaya çalışıyorlar. Bu dünyada eylemler intikam amaçlı, belli bir gruba dahil olabilmek ya da bir etkiye tepki olarak oluşturulmuyor. Oluşturulursa eğer elde edilen başarı huzurlu bir başarı olmuyor; daha çok savunulması gereken bir kale çıkmış oluyor ortaya.

Hayallerin gerçekleşmesinden beklentimiz hem kişisel hem de toplumsal anlamda iyi yönde bir değişimse eğer, huzursuz kurbağalarla dolu bir kalenin arzulanan değişim olduğu söylenemez sanırım.

Münire Bozdemir

Şubat 2022 , ABD

***

Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz

    Cevap Yazın