‘BENİ ASLA BIRAKMA’ Japon yazar Kazuo Ishiguro
Japon yazar Kazuo Ishiguro `nun bu kitabı hediye gelmesiyle okuma listeme girmiş oldu.Doğrusu benim kendisini keşfim ne zaman olurdu bilemiyorum. 2017 yılında Nobel Edebiyat Ödülü`ne layık görülen yazar roman ve öyküleriyle edebiyat dünyasında sağlam bir yer edindi. “Büyük bir duygusal güce sahip romanlarında ,dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkaran“ bir yazar olarak tanımlandı.
Kitap ismini baş kahramanın duygusal bir bağ kurduğu kasetteki bir şarkıdan alıyor.Yatılı okul Hailsham`de eğitim alan öğrencilerden Kathy romanın baş kahramanıdır ve onun ağzından hikayeyi anlatıyor.En yakın iki arkadaşının tekrar hayatına girmesi onu yatılı okul günlerine geri döndürüp geçmişi yeniden gözden geçirmesine, olaylara farklı açıdan bakmasına ve yüzleşmesine neden olur.
Okumaya başladıkça bir tuhaflık olduğunu seziyorsunuz. Kitap bilim kurgu türünde ya da dispotya olmasına rağmen bunu farketmiyorsunuz başta.( ya da ben farketmedim) Zaten bunu yavaş yavaş veriyor. Zaman ve mekanlarla ilgili ayrıntı vermeyişi, betimlemeden uzak oluşu ilk dikkatimi çeken şey oldu. Yatılı okul haricinde birkaç kulüp ve merkez vardır. Betimleden genelde uzak, gerektiği kadar yüzeysel bir tasvir var.Bunu o kadar başarılı bir şekilde yapmış ki kafamda hep gri, yer yer karanlık bir tablo çizdi okuma boyunca. Güneşli günler bile sislerin arkasında gibiydi. Yazar kişiler hakkında da fazla ayrıntı vermiyor. Fiziksel özellikler bir iki kişide çok da önemsenmeden verilmiş.Bana `Körlük` kitabındaki isimsiz karakterleri hatırlattı. Dış dünya ile herhangi bir bağları da yoktur.
Kitabı okurken, `modern köleler miyiz biz`diyen bir soru düşürüyor aklınıza. Dünyanın bütün nimetlerinden yararlanan ayrıcalıklı bir sınıf ve o sınıfın dışında çizilmiş bir dünyada yaşayan ve hayatları ipotek altında organ bağışçıları.Dünyaya geliş sebepleri, yaşamları kurgulanmış karekterler. Çok iyi bir eğitim almaları sağlanırken sanatı da hayatlarının önemli bir yerine koyması ve sanatı bir nevi kurtuluşları olarak görmeleri de ilginçti benim için. Kaçınılmaz sonu geciktirmenin bir çıkış yolu olarak aşık olmayı öngören ve buna inanan karakterlerin tek mücadelesi bu yönde oluyor.
“Resimler, şiirler, bütün bu tür şeyler gerçekte nasıl insanlar olduğunuzu gösterir,ruhunuzu yansıtır ,demişti“*
Çocukluktan itibaren sanatla uğraşmaları ve yarattıkları eserlerin Madam adında bir kadın tarafından toplanması, bağışçıların da bir ruhu olduğunu dış dünyaya gösterip bu işe son verme arzusu taşıyan gözetmenlerin bu durumdan artık rahatsız olduğuna işaret ediyor.Başkahraman dahil gerçekleri öğrenmelerine rağmen herhangi bir başkaldırı ,isyana şahit olmuyorsunuz. En yakın arkadaşlarından Ruth bu konuda daha cesurdur.Modelinin peşine düşmek ve onu bulma arzusu vardır. Normal insan gibi bir hayatı olmasını hayal eder gelecekte. Bununla birlikte bir tarafı olamayacağını bildiğinden kızgındır ve bazı soruların cevabını bu öfkenin dışavurumunda vermiş olur bize.
Kaçınılmaz sona doğru giderken Kathy`nin en büyük başarısı on bir yıldır bakıcı olması ve artık hastalarını seçebiliyor olmasıdır. Kendi bağışçılığını da ötelemiştir böylece. En yakın iki arkadaşının bakıcısı olmak geç kalmış bir aşk ve sorgulamayı getirir beraberinde. Aşk sayesinde yaşamdan birkaç yıl daha koparma şansı doğmuştur ve bunun için küçük de olsa bir mücadele örneği gösterir.
Kitap, birçok soruyla huzurunuzu kaçırıyor.Sorgulamaya başlıyorsunuz, bir amaç için mi geldik, herşey bir kurgudan mı ibaret diye? Gerçekleri öğrenmelerine rağmen kabullenmeleri, bile isteye sonlarına gitmeleri rahatsız hissettiriyor. Dili sade olmasına rağmen keyifli bir tat bırakıyor anlatım.Yazıya dökülmese de duygular özlemi, sevgiyi, hüznü farkettirmeden veriyor size. Alt metinde birçok duyguyla karşılaşıyorsunuz, siz hissetmeden satır aralarına yayılmış duygularla kuşatılıyorsunuz.
Beni Asla Bırakma şarkısı başkahramanın hayalindeki bir hikâyenin temsiliyken, Madam için de çocuklara yaptıkları kötülüğün simgesi oluyor. Ayrıca çocuklara gerçekleri söyleyip durumu farkına varmalarını sağlayan gözetmenin hemen işine son verilmesi de günümüz dünyasındaki yaklaşımlara gönderme olmuş bence. Sıradışı ama bir o kadar sıradan yaşanan kısır bir döngünün hikayesi. Benim gibi birçok yerin altını çizmek isteyeceğiniz ruhunuza dokunan bir hikaye. Kitabın kapağını kapatınca bir huzursuzlukla başbaşa kaldım. Sanırım amaç biraz da rahatını kaçırmak, sorgulamak olan biteni.
“Çünkü on iki-on üç yaşını aştınız mı heyecanınızı açıkça belli etmeyi kendinize yakıştıramazsınız. Ama gerçek şu ki hepimiz heyecanlanırdık.“
“Tabii ki seçme şansı olunca , en çok kendine benzeyeni seçer insan.“
*-Kitap:‘Beni Asla Bırakma/ Kazuo İshiguro/Çeviren: Mine Haydaroğlu. Y.K.Yayınları/ 2008
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz