Öykü

Özlem Yıldız’dan İki Yeni Kısa Öykü

Tersine Masal

     “Hatırlıyor musun?” dedi babası, “Sen ortaokuldayken bir törende fıkra anlatmıştın.

     “Hatırlamam mı?” dedi. “İskoçyalının tarağı?”

     “Neydi insanların o kadar güldüğü?”

     “İskoçyalının biri, tarağının bir dişi kırıldı diye ağlıyormuş.”

     “Eee…”

     “Birisi de niye ağlıyorsun, demiş. İnsan tarağının bir dişi kırıldı diye ağlar mı? Öteki, evet ama demiş, kırılan tarağımın son dişiydi.”

     “Gerçekten komikmiş.” dedi babası. “Hele bugün anlatsan daha çok gülen çıkar.”

     “Neden?”

     “Çünkü şimdi kimse o kadar ayrıntıya takılmıyor.”

     “Haklısın.”

     “Aslında bir zamanlar biz de o İskoçyalı gibi bir eşyamıza zarar gelse üzülürdük. Benim öğrenciliğim İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk geldi.”      

     “Yoksa sen de İskoçyalı gibi bir olay mı yaşadın?”

     “Tam onun gibi değil ama arkadaşlarımızdan defter sayfası istediğimi bilirim. Kalemimin ucu kırıldı diye ağladığımı da…”

     “Nereden, nereye?”

     “Öyle… Gelişim iyi elbette.” dedi baba, “Ancak kıymet bilmemek kötü. Masallar tersine dönmüş gibi.”

     “Nasıl yani.”

     “Bir yokmuş, bin varmış günleri yaşıyoruz. Bakalım masalın sonu nasıl bitecek?

***   

  Resimbul

     Yapboz tutkunuydu. Fotoğrafların çözünürlükleri gibi o da gittikçe artırmıştı parça sayısını. Elli, yüz derken binleri bulmuştu.

     Evdekiler, “Aman.” diyorlardı, “Aman, bu yapbozlardan!” Çünkü ucu onlara da dokunuyordu. Bazen kayıp bir parça için evin altını üstüne getiriyorlardı. En son, tablodaki bir köşeye sıkıştırılmış olarak bulunuyordu o parça.

     Üstad’ı yapboz başında görünce yalnızca sıradaki parçayı aradığını sanırdınız. Hâlbuki o, neler neler düşünürdü büyük resme ulaşmaya çalışırken. Bugün de “yapboz” sözcüğüne kafayı takmıştı.

     Bir haftadır uğraştığı tablonun bitimine denk gelen arkadaşı, “Ooo!” dedi, “Yapbozu bitirmişsin.”

     Beriki bozuldu.  “Yapboz mu?” dedi, “Deli miyim ben. Bir hafta uğraşıp yaptıktan sonra niye bozayım?”

     “Ne yani, bunun adı yapboz değil mi?”

     “Değil efendim. O sözcük insanların içine sinse ‘puzzle’ hâlâ kullanılıyor olmazdı?”

     “Kızma Üstad’ım! Gönlünü yapmak için ne diyelim o zaman?”

     “Resimbul diyebilirsin.” dedi Üstad. “Çünkü tam da onu yapıyorum.”

     “Güzelmiş.” dedi arkadaşı, “Sen sözcük de buluyorsun demek ki!”

Özlem YILDIZ

Resimbul daha önce  Medium Türkçe Yayın’da yayınlandı. 

https://medium.com/t%C3%BCrkiye/resimbul-e9126c1aea30

Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz

    Cevap Yazın