***
Aile ve Eş
İnsan ailesinden neden vazgeçmez biliyor musunuz? Çocukları koşulsuz kabul görülmesinden; ne olursa olsun kişi ailelerin oğlu, kızı, ablası, kardeşi olur. Kendi olur, şartsız şurtsuzdur. İlişkileri bazen iyi, bazen kötü olabilir. Bazen az bazen çok sever, kırılır, küser ama arada amalar, lâkinler azdır. Eş değildir, arkadaş değildir, tercihsizdir. Candır, kandır. Eş, sevgili, koca ise kök ailenden farklı şeydir. Ruhunun ve yüreğinin kabulüdür. Seçmişlik, seçilmişlik, tercih edilmiş ve bir karar söz konusudur. Ben bu kardeşi istemiyorum filan, kişiyi bana kardeş alın demeyi çok istiyor olabilirsiniz ama böyle bir durum akıl karı bile değildir.
Eş hayatına, ruhuna yoldaşlık etmek istediğin kalbin kabulüyle aklın kabulünün ortak seçimidir. Bazen akıl kalbe söz geçiremez. Buna aşk deriz aşk kapıya gelince akıl da seyahate çıkar. Kişiler birbirlerini hayatlarında, bedenlerinde ve ruhlarında doğru yere yerleştiremezse aşk ne kadar güçlü olursa olsun; bir gün biter.
Geldiğimiz Aile, Kurduğumuz Aile
Evliliklerde geldiğimiz aile ve kurduğumuz aile birbirinden ayrı tutulmalıyız. Kurduğumuz ailede ilişkiler, beklentiler ve sorumluluk eşlerin beklentilerine göre değişebilir. Eşimiz, annemiz ya da ailemizdeki diğer bireylerden biri değildir ki sonuçta aileden gördüğümüz tutum ve davranışları eşlerden beklememeliyiz. Geldiğimiz ailenin donanımları bilgi birikimi, görgüsü, sosyoekonomik düzeyi yeni kuracağımız yuvayı etkiler ama unutmamak gereklidir ki tek başına değil farklı donanımlarla gelen biriyle ortaklık yapmak zorunda kalıyoruz. Ve yeni oluşan bu yuvayı sahiplenip koruyup kollamalıyız. Eşimizle olan sorunları oturup karşılıklı konuşarak çözmeliyiz. Asla üçüncü kişilere taşımamalıyız. Bu süreçte her iki tarafında kendi kök ailelerine eşleri eleştirenlerine fırsat vermemeli, kendimiz de eleştirmemeliyiz. Evlatlarını koşulsuz seven anne babalar genellikle onların eşlerini öyle sevmezler. Onaysız ve kabul görülmeyen bir evlilikte sürekli kişinin kusurlarını ararlar.İlk başta ailem ne derse desin diyen eşler yıllar geçtikçe annem doğru söylüyormuş diyebilir. Onun için istenmiyorsanız ya evlenmeyin ya da gardınızı alın. Unutmamak lazım ki bizim toplumuzda evlilikler bireysel değildir, onun ailesiyle de evlenmiş oluyorsun yani karışanlar beklentileri olanlar gözü sizin mutluluğunda olanlar çok olabilir.
Ortaklıklar, paylaşımlar sevgi ve emeklerle büyür.
Ortaklıklar, paylaşımlar sevgi ve emeklerle büyür var olur. Üstelik bir kişinin emeği ve sevgisi katkıları da yetmez. İki yürek sürekli olarak ilişkiye dinamik vermelidir. Az ya da çok motora yakıt akıtmalı ki, tükenmişlik olmasın. Olumsuz hiçbir şey yapmıyorsun olumlu da yapmıyorsun sonuçta yine tükeniş kaçınılmazdır. Katkın eylemin hareketin olmalı ki evlilik renklensin. Bir sürpriz bir hafta sonu planı bir yürüyüş belki bir fincan kahve bile değer katar eşinize ve evliliğinize. Sen ayarla sen yap diye kolaya kaçmak bir süre sonra beceriksize iş bilmezliğe bağlanır. Benden söylemesi dengeli dinamik önemlidir.
Benler korunarak biz olabilmek uzun ve mutlu evlilik sağlar.
Biz olgusu benlik duygusundan önce gelmeli, ama ben kalabilmek için kendi özel sahan da olmalı. Tamamen zamanınızı, hayatınızı kalbini eşinizin üzerine kurarsanız ben olmaktan çıkarız. Mutlu olmak için yapmaktan hoşlandığınız işler ve üç beş arkadaşınız olsun. İlişkinizde biz olgusu ile empati kurmalı olumlu bakış açısıyla olayları anlamaya çalışmalıyız. Takım ruhuyla ortak değerler ve uğraşlar yaratmalıyız.
Evliliklerin ilk yılları daha aşka paralel olarak daha kırılgandır.
Evliliklerin ilk yılları daha kırılgandır ve edinilen duygular uzun süre kalıcıdır. Kilit noktası eşlerdir. Evlilik oturmadan bebek yapmak iyi bir fikir değildir. Bebek hiçbir evliliğin kurtarıcısı değil sadece meyvesidir. Ortak karar verilen, duygusal ve psikolojik olarak hazırlanan ebeveynlerin bebekleri mutlu çocuklar olacaktır. Bebek, oturmamış bir evlilikte sorunları daha da artırabilir. Toplumun istekleri, yaşınızın geçmesi, ailenizin beklentisi için çocuk yapılmaz.Öncelikli faktör sağlıklı olmak ve beraber karar verip çocuk sahibi olmaktır. Hiçbir çocuk keyfinizden doğmayı hak etmez. Sevgiyle ilgiyle tüm yaşamı boyunca sizinle el ele güven içinde büyütülmelidir.
İyi bir İletişim evliliğin temel dinamiklerinden biridir.
‘’Birbirine yakın kalplerin anlaşılmak için anlatmaya ihtiyacı yoktur’’ diye bir yazı okumuştum. Elbette burada empati kurmanın önemi vurgulansa da buna katılmıyorum. Daha çok, en çok konuşarak anlaşılmanın, sağlıklı iletişim kurmanın önemi büyüktür. Evlilik bir günlük iş birliği değildir ki sürekli karşı tarafın konuşmadan seni anlamasını bekleyemezsin. Konuşamazsan evlilikte karşımıza çıkan problemleri çözemeyiz. Problemleri de birbirimizi suçlamadan soruna odaklanarak çözmek lazım. Duygularını kendince ifade etmeli anlaşılmak için kısa net ifadeler kullanılmalıdır. Söyleyeni de dinleyen anlamak için dinlemelidir. Paylaşılmamış beklentiler iletişimi ve ilişkiyi çıkmaz yollara sürükler.
Prof.Dr.Mehmet Z.Sungur bir kitabında şöyle der; ‘’ aşk bir görme kusurudur. Tedavisi ise evliliktir. Evlilik ise olanı görme halidir’’, der. Sevgi evliliklerde koşulsuz değildir. İhtiyaç güven, değer sadakat ve bir sürü unsurları koşullu kılar. Emek, özen, bedel görmek ister. İyimserlik ,arkadaşlık, muhabbet ister. Emektir belki de tek başına sevgi çünkü emek vermediğin bir şeyi sevemezsin. Evliliğimize yatırımlarımız emeklerimiz artıkça sevgimiz büyür. Her aşk bir gün son bulur. Aşkın küllerin de sevginin koru için için bizi ısıtır. Küllenen ateş aşkın kor halinden güvenlidir. Aşkı sevgiye dönüştürebilirsek bir ömür bizi ısıtır.
Sevimay KURT
Çocuk Gelişimi Öğretmeni
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz