Şiir Okuma Seansları
Şiirin çeşitli okuma biçimleri vardır ve hepsinin de tadı ve sizde bıraktığı etki kuşkusuz farklı olur. Nasıl çoğumuz güzel şarkı, türkü söyleyen birini dinlediğimizde, biz de içimizden, “ah ben de söyleyebilsem, ya da çalabilsem” deriz. Şiir seslendirme olayı da öyledir. Ben şahsen şiir okumayı, seslendirmeyi çok severim. Tabi güzel seslendirenleri de çok çok severim. Ancak şiiri doğal haliyle anlamak, sindirmektir. Eğer, şiirin müziğinin ruhunuza nüfus etmesini istiyorsanız, mutlaka sessiz, içinizden okuyacaksınız. Bunu sakın unutmayın.
Peki güzel şiir seslendirenleri de sever miyiz? Tabi ki severiz. Kendi şirini okuyan bir şairi, bir ozanı saygıyla dinlerim. Güzel okusun, okumasın. Çünkü o ozan, okuduğu şiirin her sözcüğünü, duygusunu, müziğini soluğunu hesaplayarak yazmıştır. İşte o şiir dinlenir. Çünkü seslendirilen her şiirde biraz yapaylık, tiyatrovari bir çaba vardır. Sonuçta bu çaba şiirin önüne geçer. Oysa aslolan şiirdir, ses değil. O nedenle gerek şiir seslendiren tiyatrocular, gerek şairler ve şiir meraklıları, çoğunlukla şiir okurken kendilerine özgü bir üslup ediniyorlar. Örneğin bazıları, romantik okuyacağım diye, ağlar, inler gibi sesler çıkararak okuyor. Bazıları olanca gücüyle bağırıyor, bazıları da seni o ozanın şiiriyle adeta bütünleştiriyor. İşte en güzel şiir okuyan odur.
Örneğin Nazım Hikmet kendi şiirlerini okur ve güzel de okur, duyarak yürekten okurdu. Bir Behçet Kemal Çağlar vardı ve radyo programlarında şiirlerini büyük heyecanla okurdu; eski sinema oyuncularından Semih Orkan vardı. O da sık sık şiir seslendirirdi… Büyük ozanımız Ahmet Arif de okurdu, şiirlerinin hakkını vererek yapardı bunu. Ataol Behramoğlu, Nihat Behram da okur. Nihat Behram ise tam bir militan gibi, yüreğini ortaya koyarak okur. Gülsen Tuncer de çok güzel okur. Bu saydıklarımın hepsinin çifter çifter şiir kasetleri vardır. Siz bu sanatçıları dinlemeden şiir okumaya kalkarsanız, başaramazsınız. İnsanlar, yüzünüze belki saygıdan dolayı bir şey demezler ama, arkanızdan hem üzülürler, hem de için için gülerler. Bir işi hakkıyla yapmak için, o işe soyunmadan önce, şiiri iyi çözümlemek, tanımak, provasını yaparak. okumak sanırım en güzel, güvenli olanıdır.
Peki bizde en güzel şiir okuyan şair kimdir? (Bakın, tiyatrocu demiyorum) Çünkü onlar şiir okumaktan ziyade tiyatro yapıyorlar. Şair, yada ozan olarak diyorum. Burada önce Aşık Veysel’i söylemeliyim. Onun şiirlerini ondan başka hiç kimse o yürek titreten tınısıyla seslendiremez. Bu böyle biline. Ancak biri daha vardır kendi şiirini en en güzel okuyan şair, o da Ahmet Tellidir. Bilmem bunu daha önce hiç düşündünüz mü? Ahmet T O mükemmel türkçesiyle okuduğu şiir kasetini dinlediğimde mest oldum. Oysa ondan önce onlarca şairi, ozanı dinlemiştim. Fakat o inanın bir başka okuyordu. Elimde zorla edindiğim bir kaseti vardı, ne yazık ki onu da yitirdim. Eğer meraklıları ararsa bulurlar. Hele de şiir okuma seansları, programları yapan arkadaşların dinlemesini şiddetle tavsiye ederim.
Burada sorun, iyi – kötü okumak değil, mesele şiire saygıdır. Eğer kötü bir dil ve üslupla bir şiiri okursanız, sizin yetersizliğiniz sonunda gidip şiiri yaralar…
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz