Felsefe

Şükrü Korkmaz/ Gezi Notları/ Vietnam – Kamboçya

Vietnam Kamboçya gezi notları 

On saatlik bir uçuş sonrası   Vietnam’ın, eski adı Saigon, yeni adı Ho Chi Minh olan şehrine ulaştık.

Vietnam’la Türkiye arasındaki saat farkı 4 müş, tabii Türkiye’deki saat uygulamasına göre.

Yaklaşık 1,5 saatlik beklemeden sonra asıl gezinin başlangıç noktası , Vietnamın başkenti ve ikinci büyük kenti olan Hanoi’e doğru havalandık. Uçuşumuz iki saat kadar sürdü ve Hanoi’deyiz artık.

Geziye yarın başlayacağız ama ben Hanoi hakkında dilimin döndüğünce biraz bilgi paylaşayım dedim.

Hanoi resmî olarak 8,5  milyonluk bir şehir,  gayrıresmi on-onbir milyonluk nüfusuyla 93 milyonluk Vietnam’ın yukarda belirttiğim gibi ikinci büyük şehri. Hanoi ikinci dünya savaşı sırasında yıllarca Japonya’nın işgali altında kalmış.

Bundan öncede uzun yıllar Fransız sömürgecilerinin yönetim merkezi olmuş.

2 Temmuz 1976 yılından bu yana da Sosyalist Vietnam Cumhuriyetinin başkentidir.

Song-koi ırmağı kenarında bulunan Hanoi Güney Çin denizine 120 km. Uzaklıktadır.

Hanoi ‘de ilk bakışta geniş ve ağaçlıklı caddeler dikkati çekerken, ikinci dikkat çeken şey binlerce motosikletin ve bisikletin birbirlerine dokunmadan trafiğe sağladıkları uyum oldu. Zannedersiniz karınca halkı , sadece insanın başı dönmekle kalmıyor, hayretler içinde kalıyor insan. Sonra öğreniyoruz ki, bu geniş caddeler, meydanlar, ağaçlar, göz alabildiğine yemyeşil şehir Fransız sömürgeciliği döneminden kalmış. Bu dönemde bir tarım şehri olan Hanoi, 1950 den sonra hızla sanayileşmiş ve sanayi ile tarımı birlikte yürüten bir şehir olmuş.

1. yüzyıldan 10. Yüzyıla kadar yani bin yıl süreyle Hanoinin Çin egemenliğinde kaldığını ve hatta çinlilerin başkentlerini Hanoiye yakın bir yerde kurduklarını belirterek bu konuya son verelim, uykum geldi.

Yarın büyük gün Ho amcayı ziyaretle başlıyoruz geziye.

Ho amca diye anılan ve ismini bütün dünyaya duyuran insan

HO CHI MINH Vietnam’ın 1946-1954 yılları arasında Fransa’ya karşı, 1955-1975 yılları arasında emperyalist güçlerin başlattığı Vietnam savaşının önderi ki 2 Eylül 1969 tarihinde ölmesi nedeniyle savaşın sonucunu görememiştir.

Büyük halk önderi, kuzey Vietnam’ın başkanı Ho Chi Minh, Ho amcanın muhteşem görünümlü ama sade anıt mezarı yüksekçe bir tepenin üzerine yapılmış.

Daha sonra Ho amcanın evine gittik, genişçe bir bahçenin içinde, iki katlı, geleneksel mimari tarzında inşa edilmiş ahşap bir ev, yani Saray falan değil tabii, bizim kaçAK sarayın yanında bahçıvanın alet edevat barakası gibi, tertemiz, sade, hiçbir abartısı olmayan, kitaplığı olan bir konut.

Önünde, içinde nilüferlerin açtığı bir havuz var ve bahçesinde gençler geleneksel müzik yapıyorlar. Yani baştan aşağı alçakgönüllülük anıtı bir konut.

Bitti bu günümüz, yarın Halong körfezi var, bir gece körfezde bizi gezdiren gemide kalacağız.

Detaylar yarına.

Dört saat süren otobüs yolculuğundan sonra HaLong körfezine ulaştık, gemiye transferimiz yapıldı, yarına kadar gemideyiz. 

Birbirinden değişik 1600 kadar adacık, ki biz büyük kayalıklarda diyebiliriz, birçok filme ve Broşüre konu olmuş bu güzelliklerin sergilediği mistik görüntüler ilk bakışta insanı büyülüyor, bu seyyahate çıkmayı arzu etmemizin en büyük nedenlerinden biri bu büyüleyici manzara olmuştur.

Yarın Lagunelere doğru süreceğiz gemiyi ve daha sonra Kamboçya’nın Siem Reap kentine uçmak için Hanoi yoluna düşeceğiz.

Ha Long körfezindeki adaların birinde bulunan ikinci jeolojik çağdan kalma bir mağarayı gezdik, sarkıt ve dikitler görülmeye değer ilginç şekiller sergilemekte.

Yani Ha Long’u görmek bir ayrıcalık.

Dün 10 Aralık günü yollarda geçti.Önce Ha Long körfezini tüm güzelliği ile arkada bırakıp dört saatlik otobüs yolculuğu sonrası Hanoi Hava limanına geldik,oradan Vietnam havayolları ile iki saat kadar süren bir uçuş ile Kamboçya’nın Siem Reap kentine ulaştık.Şehrin adı bölgede 630 sene hüküm süren Khmer imparatorluğunun Siyam’a karşı (Şimdiki Tayland) sonradan bu şehrin kurulacağı yerde kazandığı zafer nedeniyle,Siyam’ın yenildiği yer anlamında Siem Reap demişler.

Buraya gelişimizdeki ana neden Angkor Wat’ı görmek.

Havalimanı çıkışı önce yemeğe sonra otelimize geçtik.

Kamboçya’daki ilk izlenimimiz sıcak bir iklim, yemyeşil bir ülke ve söylenenin aksine sıcak kanlı sevecen insanların yansımaları.

Otel güzel, rahat ve tertemiz.

Lâkin kahvaltı bizim damak tadımıza uygun gelmedi. O kadar çok yiyecek var ama yiyecek bir şey yok.

Nasıl yani? Dediğinizi duyar gibiyim, Mesela sabah sabah Nudel (Makarna) çorbası, kuru fasulye ve daha niceleri. Süt ürünleri yok denecek kadar az, taze sebze ve meyve bol, birde yumurta.

Geçtik kahvaltıyı ve Angkor Wat’a doğru heyecanla yola çıktık.

Bu arada bilgilenmeye çalışıyoruz ne nedir diye.

Angkor şehir demek, dört yüzyıl boyunca terk edilmiş ve orman tarafından sarıp sarmalanmış bu Angkorun varlığından 1858 Yılında Fransız araştırmacı, doğa bilimci Henri Mouhot’un kitabında yayınlamasıyla haberimiz olmuş.

Kitabında ‘Görülmeden Ölünmez’ diye bahseden Mouhot keşfinden bir sene sonra vefat etmiş.

Angkorun kapladığı alan tam dörtyüz kilometrekare. Onikinci yüzyılda bir milyondan fazla nüfusu barındırdığı iddia edilsede, hesaplar 250 bin kişiyi ortaya koyuyor ki bu da az değil.

Angkor Wat’dan önce Angkor Bayon var. Bunlar 12. yüzyılda yapılmış tapınaklar ama ne Tapınak.

Angkor Bayon önce yapılmış,yani onikinci yüzyılda ama Wat’dan önce.

Burayı yaptıran 7. Jaya Varman isimli bir imparator. İşi gücü bırakmış adam varsa yoksa bu tapınak ve ortaya Muhteşem denilecek bir eser çıkmış.

12 km. Dış duvarı var, Dünyada Karaların etrafını su kapladığı görüşünden çıkarak yapay kanal ile , ki bu kanal Okyanusu temsil edermiş, çevirmiş.Tabii amacının halkının gözünü böyle muhteşem bir eserle boyayarak kendisini sempatik gösterme amacını saymazsak, annesi için bu mabedi yaptırdığı iddia edilir.

Gelelim Angkor Wat’a,

Bu tapınak dünyada bulunan tüm katedrallerden büyük ve görkemli.

Khmer krallığının  düzgün şehircilik planlarıyla, geniş su dağıtım şebekesi kurmasıyla, yontma taş işçiliğindeki ustalıklarıyla yüksek bir medeniyete ulaştığını ortaya koyuyor.

Sanatsal açıdan Piramitler, Machu Picchu, Taç Mahal ile aynı düzeyde görülüyor.

Angkor Wat’ı daha 16 yaşındayken kral amcasını öldüren ve kral olan 2.Surya Varman annesi için yaptırıyor.

Dalmışım anlatırken, yine uzun oldu.

Birdahaki ay’a Kamboçya ve Vietnam’a devam.

Yazım 30.06.2022

Yaşanmışlık 07.12-11.12.2017

Şükrü Korkmaz

***

BU YAZILARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz

    Cevap Yazın