NAİLE TEYZENİN BARINAĞA GİDEN HAYVANLARI
Ayva dibindeki fındık bahçesinin içinden aşağı doğru inerseniz Naile teyzenin bahçesine gelirsiniz. O ortalarda pek görünmez; ya ahırdadır ya sebze toplamak için şenliğe girmiştir. Yüksek sesle ünlerseniz sizi duyar.
—Heyyy! Naile teyzeeee neredesin, misafir kabul ediyor musun?
—Ne demek misafir kabul ediyon mu, ben kurdu kuşu; börtü böceği evimde misafir ediyom da seni mi etmeyeceğim. Lakin sen kimsin? Ha tamam bildim seni Ayşe ablamın gelini. Uyyy hoş geldin taa! Sen nerden geldin? Evine barkına sahip çıkmaya mı geldin?
—Öyle bir dolaşmaya geldim Naile teyze, nasılsın iyi misin?
— Emine gitti ya gız gızım Emine gitti ya!
Nasıl iyi olayım. İki aydır burdaydı işittin mi?
— İşittim Naile teyze.
— Ele köle olmaya gitti gız gızım. Onun olduğu yerde (Almanya’da) kimse kimsenin dilini anlamazmış, dilini anlamadığı gibi derdini nasıl anlasın.
–Allah kavuştursun Naile teyze.
–Sağ ol ama taa ben ne kadar yaşıcam, gitme dedim 65 yaş maaşım senin olsun dedim. Sen benim bi tek gızımsın dedim, dinlemedi. Gitti yaa!
Kedilerimi köpeklerimi barımağa ( barınak) bıraktı da gitti onlar bana arkadaştı, işittin mi onları da barımağa götürdü. Ben hepsine bakamazmışım, ben onlara süt ekmek veriyordum, sütle ekmekle doymazlarmış öyle dedi.
Şimdi onlar orda makarma (makarna) yiyeceklermiş.
Naile teyzenin asıl derdi ortaya çıkmıştı. O kızının yokluğuna üzülüyordu evet ama ona bir şekilde yıllardır alışmıştı. Kedilerinin köpeklerinin barınağa gitmesine çok üzülmüştü.
Onların yakalanıp barınağa götürülüşünü ağlamaktan anlatamadı.
Tek tesellisi onlara makarna verilecek olmasıydı.
Naile teyzenin dikkatini dağıtmak için çiçek açmış elma ağacını gösterdim.
Az önce ağlayan o değilmiş gibi coşkuya kapıldı.
O; elma ağacını nasıl uğraş vermiş de büyütmüştü. Dibine gübre yığa ýığa. Bak şimdi gelin kız gibi olmuştu, onun sevabı da ona yeterdi öbür dünyada onu karşılar “Beni sen büyüttün.” derdi.
Bu esnada kedileri kopekleri yine aklına gelmiş olmalıydı ağlamaklı ama benden iyi bir cevap duymak umuduyla yüzüme baktı.
Gız gızım bana doğruyu söyle, barımakta hayvanlara hakikaten makarma veriyorlar mı, diye sordu.
Ben bu soruyu o an beklemediğim için hiç yanıt veremedim, elma ağacının çiçeklerine bakıp
” Bu ağacın sevabı da sana yeter.” dedim.
Öykü
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz