Kınalı Gelin
Cigaramın külleri ökseme vururken
Hissediyorum bir kez daha yalnızlığı
Namus bekçisi kesiliyor dört duvar üzerime
Yargının elinde ferman,
Celladın elinde bir ince süngü
Köyde, elinde tuttuğu sepeti ile
Çiçek toplayan bir gelinin
Türküsü çalıyor kulağıma
Ömür, diyorum, ömür
İşte ömür denen şiir de bundan ibaret
Dört duvar, bir ince süngü,
Bir de kınalı gelin loy!
Nerede mahallemin neşe saçan küçük çocukları
Nerede, penceremin dibine
Koyduğum kırmızı çiçek
Kınalı gelinin sepetine koyduğu
Çiçekler miydi yoksa solan?
Ey derya gözlüm! Ey Kalem kaşlım!
Ey kınalı gelin
Sen misin yokluğunda
Solmasına sebep olan bahçemin
Ömür diyorum. Ömür.
İşte ömür denen şiir bundan ibaret.
Dört duvar, bir ince süngü,
Bir de kınalı gelin…
SİZİN OLSUN
Yar bağda gezer tozar
Avcı kuş uçar avına
Dünya derdi bini aşar
Alın her şey sizin olsun
Alırım telli sazımdır
Dilimdedir dertli başım
Ödenmez dostun kul hakkı
Alın dünya sizin olsun
Bir dua uğruna gezer evliya
Kuzusundan kurduna
Dertli başım ağrı verir
Alın her şey sizin olsun…
***
Bir Akşam Güneşi
Bakın bir akşam güneşi
Galatadan karaköye akıyor zaman
Kalem titrek ellerimin yankısı
Bu gelen solmuş, gençliğimin sızısı
Kız kulesi kadar yalnız bir hayat
Ellerim buz kütlesi, ağır ve soğuk
Efendim, bir akşam güneşi
Deryaya sürgün bir çift pranga
Yüreğimde serpili sevda kırıntısı
Şu gelen, yüreğimin solmuş pırıltısı.
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz