İKİ ÇARPIK BACAK / BANU İMER
“zihin bedeni hasta eder”
“Kendini bulmak kişinin ancak kendisinin gerçekleştireceği mükemmel bir keşiftir”
“Çocuk yaşımın mutsuzluk verici o anı yeniden canlandı. Unuttum sandığım o gök gürültülü günden kalan “iki çarpık bacak” sözü kulaklarımda yankılandı.
“Değişim ne zaman başlar? “sorusuna “son damlayla” yanıtını verebilirim. Daha önce yüzlerce damla düşmüştür ama o son damladır bardağı taşıran. Sarsılır, kendine gelirsin. Taşın altında kalsan sesin çıkmaz da o bir damlayla şaha kalkarsın. O son damlayı bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştirdiği için severim. Kabuğundan çıkmaktan başka seçenek bırakmaz elinde. Vazgeçmeye zorlar insanı. Bu muhteşem bir meydan okumadır. Önce kendine, akmayan yaşam enerjine, çizdiğin sınırlara…O son damla başımıza gelen en güzel şeydir.”
Yazıma Sevgili Banu İmer’in “İki Çarpık Bacak” adlı deneme kitabından birkaç alıntı ile başlamak istedim.
Banu İmer ile İzmir kitap fuarında tanıştık. İkimizin kitapları da aynı yayınevinden çıkmış. Standao muhteşem enerjisi ve kocaman tatlı gülüşü ile geldiğizaman “vauvv ne kadar güzel bir kadın kim bu“ diye sorarken öğrendim imza günü olduğunu. Fotoğraf çekileceğimiz zaman suratımı büzüştürerek gülüp “ama biz sönük kalacağız” dedim espri ile. Kitabı hangisi diye bakınca kapağı ile beraber “İki Çarpık Bacak” ismi beni çok etkiledi.
İki Çarpık Bacak,“Hayatı, kendine söz verdiğin gibi yaşa” cümlesiyle karşılıyor bizi. Toplam yüz on sekiz sayfa ve otuz başlıktan oluşuyor. İlki “Yeniden Doğmak” Hiçbir şey mutlak değildir, değişebilirsin diyor Banu İmer. Kitap için mükemmel bir başlangıç diye düşünüyorum ama yine de o başlığı ikinci sıraya bırakıp,daha okumadan beni güçlü bir şekilde etkileyen “İki Çarpık Bacak”a çeviriyorum yönümü. Satır aralarında gezerken beni bu kadar kendine çekmesinin nedenini daha iyi anlıyorum.
Banu İmer kendi çocukluğundan yola çıkarak anlattığı bu hikayesinde bizleri kendimizle barışmaya davet ediyor. Ailemiz, arkadaşımız, akrabamız yahut dostumuz belki de hiç tanımadığımız bir insanın bile kelimelerinin hayatımızı ne denli etkileyebileceğini, bir cümle üzerine farkında olmadan kendi kendimize sınırlar koyabileceğimizi, bunun üstesinden nasıl gelebileceğimizi de sanki bizimle karşılıklı sohbet eder gibi anlatıyor. Evimize kahve içmeye gelmiş sıcacık bir dost gibi öyle içten samimi yazıları.Lafı dolandırmadan, sizi sıkmadan hoş bir sohbet havasında keyifle okuyacağınız bir dil.
Kitaptaki her başlıktan herkes kendine göre pay alabilir. Konu ister çarpık bacaklarımız olsun ister ayrılık ister pişmanlık, önemli olan kendimizi sevmeyi reddetmemek.
Ben payımı önce “İki Çarpık Bacak” adlı deneme-anı dan aldım. Okumaya başladığım an beni çocukluğuma ergenlik yıllarıma götürdü. Sanki kendimi okuyorum. Konu biraz farklı olsa da duygular aynı. Bendeki başlık “İki Çırpı Bacak” Çocukluğum boyunca aile ve eş dost arasında lakabım “Prenses” olsa datıpkı Banu İmer gibi ben de çok uzun yıllar kırgın bir prenses olarak kaldım.
Otuzlu yaşlarıma yaklaştığım zaman bakışım ve iç değişimim başladı diyebilirim. Çirkin ördek yavrusunun büyüdüğünü güzel bir kadın olduğunu aslında hiçbir zaman çirkin falan da olmadığını fark ettim. Kimse çirkin değildi. Önemli olan kendinle barışık olabilmekti.
İster kadın olalım ister erkek ister çocuk isterse yetişkin. Hepimizin yaşayabilmek için gıdaya ihtiyacı var. Bedenin yeme içmeye ruhun güzel kelimelere güzel düşüncelere. Banu İmer bize bazen hüzünlü bazen esprili hoş diliyle hayatımızı elimize almamıza çağırıyor. Her başlık her konu, bir kitap değil dostça yazılmış mektuplar gibi sizleri bekliyor.
Herkes kendi payını alacak. Her başlıkta evet ya ne güzel söylemiş ne kadar doğru diyecek sizi silkeleyip kendinize getirecek.
Kendinize ve sevdiklerinize bir hediye verin. Bu kitabı alın. Ruhunuzu beslemeyi unutmayın.
Banu İmer’in arka kapak yazısında söylediği gibi “Hepimiz sahne arkasından bizi yönetmeye çalışan birilerinin olduğunu biliyoruz” yazmış.
Kendi hayatımızı kendi ellerimize almamızın artık zamanı gelmedi mi? Hayat akıp gidiyor, tutmak mümkün değil ama değişmek mutlu olmak mümkün.
Kitaptaki her başlık her konu güzel ve özel. Senin için en çok hangileri diye sorarsanız birkaçı şöyle
Yeniden Doğmak, İki Çarpık Bacak, Beden Hastalanmaz, El Alem, Düş Prensesi, Değişim, Duygular Geçidi, Mesela, Susma.
Keyifli okumalar, mutlu bir yaşam diliyorum hepinize.
“İki Çarpık Bacak” – Banu İmer – Mühür Kitaplığı 1.Basım, Mart 2020
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz