O BAŞKA
Koşarak geldiğim kapıdan koşarak uzaklaştım. Çocukluğumdan beri tanırım Nahide’yi. Yok akranım değil. Aile dostu azıcık akraba azıcık hemşeri. Epeydir görmüyorduk birbirimizi. Aslında Nahide Teyze yada Nahide abla derim ben ona. İçimden gelmedi şimdi. Çıkarken hadi hoşça kal Nahide dedim kızgınlıkla. Bir şaşırdı ne diyeceğini bilemez halde boş boş baktı suratıma. Anlam veremedi bir hınçla kalkıp gitmeme. Hiç sebepsiz. Ona sebepsiz. Sebepsiz olur mu, var tabi ama nerede onu anlayacak akıl Nahide’de. Yok canım aklında sorun yok. Akıllı kadındır Nahide. Aklı maşallah yerli yerinde. Öyleyse doğrusu ne? Kalp. Onu anlayacak kalp var mı Nahide’de? Onda başka başka kalpler var. Bir merhametlidir vicdanlıdır hastaya yaşlıya kediye köpeğe sorma. Allah var sevgi doludur da aslında. Sevgi dolu. Nasıl oluyor o? Bir bardak dolusu mu yoksa bir sürahi mi belki de bir bidon. Yarısına kadar dolu mu boş mu? Hadi cevap ver. Soru soruyu getirir. Söz sözü düşünce düşünceyi. Kim bilebilir ki, kim ne kadar düşünceli?
Ne vardı gelecek bugün buraya. Yok özlemiş Nahide’yi yok ne zamandır görüşememişler. Al işte görüştün. Gördün yüzünü. Mutlu ol. Nasıl kucaklamıştı kapıdan girince. Nasıl sever beni. Ne kadar hangi beni sever? Hangi sınıra kadar?
Suç bende. Sormayacaktım. Konu mu yok, konuşacak başka bir şey mi bulamadın. Sana ne Nermin’den kızından oğlundan. Hayatımız merak. Çok düşünüyorsan ara bir zahmet sor. Nermin nasıl görüyor musun muş. Ne güzel sohbet edip gülüp hasret gidiyordun. O da dünden razıymış anlatmaya. İyi de geç git. Ne anlatıp sinirimi bozdun. Yok Nermin’in oğlu birini seviyormuş. Derdi büyükmüş. Ne yapmışsa ayıramamış. Küçük mü oğlunun yaşı? Yok canım eşek kadar oldu. Ee ne diye ayırmaya çalışıyormuş.
Kız kötü mü? Tanıyor mu? Görmemiş ki hiç daha. Kız değil kadınmış ayol. Kocasından boşanmış bir de küçük çocuğu varmış. Yazık oğlana.
Şaşırdım kaldım daha hiç tanımadığı bir kadın için sırf oğlu sevdi diye düşman olan evine felaket gelmiş gibi debelenen Nermin’e mi üzüleyim yoksa ona hak verip karşımda cık cık yapıp yazık oğlana diyen Nahide’ye mi şaşırayım bilemedim. Belki çok iyidir sevdiği kadın? Öyle ama bizim oğlan hiç evlenmemiş daha. Bu evlenmiş ayrılmış bir de çocuk var üstelik. Nasıl kandırmışsa çocuğu artık.
Yedi düvele beni metheden anlata anlata bitiremeyen, genceciksin daha baksana kim der sana evlenmiş boşanmış şuna inat bul birini evlen hem de bekar bul sakın kaçırma. Ben ayrıldım o hiç evlenmemiş yok benden küçükmüş diye gitmemezlik yapma. Biraz küçük olsun ne olacak kime ne birbirinizi sevdikten sonra. Olgun iyi biri olduktan sonra. Değil mi ama? Melek gibi kızsın. Genç kız gibisin maşallah. Ne diyecekmiş ailesi. Senden iyisini mi bulacaklar. Nahide’nin gözünde ben hiç kadın olamadım zaten. Hoş şu zamana kadar pek de şikayetçi değildim bu durumdan aksine ağzım kulaklarıma varıyor mutlu oluyordum. Öyle ya genceciğim daha. Unuttu mu bu kadın beni? Bana söylediği her şeyi. Bende dul değil miyim? İstenmeyen gelinle kıyaslansam tek artım çocuksuz gelinliğim.
Tutamadım kendimi Nahide abla bende ayrıldım boşandım bana evlenmemiş de olsa hayır deme bekar gibisin baksana diyen sen değil miydin? Nahide abla usta bir söz cambazlığıyla geçiş yapıverdi hemen. Canım o başka bu başka. Seninle o bir mi? Sen bizim biricik prensesimizsin. O oldu pat kalkıverdim yerimden. Dur çay koyacaktım daha. Yok kalsın başka zaman işim vardı zaten. Beklemedim bile onu ayakkabılarımı giydiğim gibi hızla kapatıverdim kapıyı çıkarken…
***
Konuyla İlgili Düşüncenizi Paylaşabilirsiniz